donderdag 30 maart 2017

Avrupa Ülkücüleri: “Emre Çakır eşcinseldir”

 

Yıllar önce internet sitelerinde tanıştığı karısı sayesinde evlenerek Hollanda’ya gelen Emre Çakır ile ilgili ciddi bir belge yayınlandı.

Avrupa Ülkücüleri resmi haber sitesinde yayınlandıkları belgede Emre Çakır için ‘eşcinsel’ olduğunu belgelediler.

İşte o belgenin ilginç ayrıntılarının kaynağı: AVRUPA ÜLKÜCÜLERİ



dinsdag 28 maart 2017

Ogan’a suç duyurusu yapıldı

Sinan Oğan’ın hafta sonu Yozgat’ta katıldığı toplantıyla ilgili paylaştığı tweetlerde, “Önce kürsü devrildi, sonra araca saldırı şimdi de silahlı saldırı. Saldırıyı Bekir Bozdağ, Vali, Emniyet Müdürü ve Sadir Durmaz ortak planladı. Bu karanlık plan Hollandalı Bekir’in onayı ve maalesef ki taşeronluğa soyunanların desteği ile hayata geçirilmek isteniyor” demesi nedeniyle Adalet Bakanı Bozdağ’ın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunacağı belirtildi. Bakan Bozdağ’ın, Oğan’ın iddialarının iftira niteliğinde olması nedeniyle suç duyurusunda bulunacağı bildirildi.

Yozgat’ta yaşanan olaylar ile ilgili olarak Yozgat Valiliği tarafından yapılan açıklamada da Sinan Oğan’ın toplantı yapacağı salonun dışında iki grup arasında arbede yaşandığı belirtilirken, “Olay esnasında ne resmi görevliler nede gösteri yapanlarca asla silah kullanılmamıştır. Oğan’ın sosyal medyadan yaptığı suçlamalar asla gerçeği yansıtmamaktadır. Bu suçlamaları iftira olarak görüyor ve tamamıyla reddediyoruz” denilmişti.



Bahçeli: Ülkücüyüm Diyen ‘Evet’ Demelidir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Yeni dönemde çatışma olmayacak. Rejim ve sistem krize dönüşmeyecek. ‘Hayır’ diyecek kardeşlerim iyi düşünsün kararlarını gözden geçirsin. ‘Ben ülkücüyüm’ diyen 16 Nisan’da ‘Evet’ demelidir. ‘Ben milliyetçiyim’ diyen, ‘Bayrak benim’ diyen her kardeşim ‘Evet’ kararında olmalıdır” dedi.

Halka hitap etmek için Erzurum’a gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi, havalimanında Ak Parti Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ak Partili Mehmet Sekmen tarafından karşılandı. Bahçeli, daha sonra mitingin yapılacağı İstasyon Meydanı’na geçti. Bahçeli, burada kendisini dinlemek üzere toplanan yaklaşık 20 bin kişiye konuştu. Devlet Bahçeli, şunları söyledi:

“Türkiye’nin kurtuluşu için yeni bir seferberlik ve mücadele ruhu tecelli etmelidir. Kötü giden talihe ‘dur’ demenin zamanı gelmiştir. Türkiye şu anda çok vahşi tehdit kuşağındadır. Mihraklar kuyumuzu kazmak, hançeri saplamak için sıradadır. Başımızı kaldırıp etrafımıza bakarsak hainleri göreceğiz. Sesimizi yükseltip tepkimizi gösterirsek kaçtıklarını göreceğiz. İrademizi ihya edip, direnişi güçlendirirsek Türkiye düşmanlarının tırstıklarına, sindiklerine tanık olacağız. Dün Ermeni çeteleri ne yaptıysa bugün terör örgütleri ve arkasında duran emperyal acımasızlık aynısını yapmaktadır. Rusya’ya bakınız YPG, PYD ile nasıl bir ilişki içinde olduğunu görünüz.”

Rusya’nın tarihi emellerini alttan sürdürdüğüne işaret eden Bahçeli, Müslüman Türk milletine ne kadar düşman odak varsa Rusya ile ortak cephede olduğunu belirtti. Mehmetçik katillerini Rusya ile ABD’nin silahlandırıp beslediğine dikkati çeken Devlet Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu nasıl bir kumpas, nasıl bir tezgahtır? Rusya bir yanda dostluk mesajları verirken, diğer yanda meyve- sebze ambargosunu kaldırmaktan kaçınmakta, PKK, PYD, YPG ile aynı hizada durmaktadır. Putin yönetimi kimi kandırmaktadır? Moskova Türkiye’yi ne zannetmektedir? Yoksa 93 harbi milli hafızalardan çıktı mı sanılmaktadır? Maalesef Rusya, Afrine zırhlı araçlarla asker konuşlandırmakta, üs kurmakta, Moskova’larda kanlı terör örgütlerini ofisleri açılmaktadır. Halep katilleri, Türkmen katileri aynı kümede, Türkmen dağında kan dökenler aynı siperdedir. Türkiye çok çetin tehlikeli bir süreçten geçmektedir ve devlet milletiyle bir, beraber olmak durumundadır.”

FETÖ’nün dolanırken kanlı ve karanlık terör ortaklarından destek aldığını, PKK, PYD, YPG’ye müttefiklerin yardım, yataklık yaptığını savunan Bahçeli, “Menbiç’ten PKK, YPG arındır alacaktı ama bilakis silahlandırarak yerleşmiştir. Sorumlu ve suçlu ise ABD ve Rusya’dır. Rusya, Suriye’nin kuzeyinde PYD, YPG muhafızlığına soyunup ABD Rakka’nın çevresine YPG’yi taşıyarak Türkiye’yi dışlamıştır. Her alanda yalnızlık, kutuplaşma kaderimiz haline gelmiştir. Alman istihbarat başkanı konusunda ikna olmadık. ABD istihbaratı da aynı görüştedir. 15 Temmuz’u FETÖ’nün yaptırdığı yönündeki açıklamalar niyedir, neye hizmettir? Bu çarpıtma ve telaşın altında ne vardır? Pensilvanya’da ki hain kimin hangi kapalı devre çalışan örgütlerin tetikçisidir. 15 Temmuz ihanetinin faili bal gibi FETÖ’dür. Katil bellidir, cani ortadadır. Türk milleti bu şerefsizleri asla affetmeyecektir” diye konuştu.

‘KILIÇDAROĞLU BU EVETLERİ DUYUNCA GÜLDÜRMEYE DEVAM EDECEK’

Cumhurbaşkanı yetkilerine yeni düzenleme getirdiklerini, yürütme ve yasama arasında kalın duvarlar ördüklerini anlatan Devlet Bahçeli, muhalefetin astarı olmayan açıklamalarla bunu sulandırdığını ve sabote ettiğini ileri sürdü. Bahçeli’nin “Kılıçdaroğlu’nu ve hayırsız havarileri Cumhurbaşkanlığı sistemini karalayıp, reformu hazmedemiyor, kabullenemiyor. Ne yaparlarsa yapsınlar yıldırım yemişe dönecekler. İftiralarını Erzurum elinin tersiyle itecek, itmekle kalmayıp başlarını öne eğecektir. Dadaşlar buna var mı? Müfterilerin yüzünü kızartmaya hazır mısınız Türkiye’nin bekası için milli birlik ve beraberlik için?” diye sorması üzerine kalabalıktan “Evet” sesi yükseldi. Bunun üzerine Bahçeli, “Kılıçdaroğlu bu evetleri duyunca ya saklanacak ya da dili dolanıp yaptığı gaflarla kendisini güldürmeye devam edecek” diye konuştu.

‘BEN ÜLKÜCÜYÜM DİYEN 16 NİSAN’DA EVET DİYECEK’

İlk defa Cumhurbaşkanına cezai sorumluluk geleceğini ifade eden Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanının, TBMM’yi feshetmesini ‘Koca bir yalan’ olarak nitelendirdi. Yeni dönemde çatışma olmayacağını, rejim ve sistemin krize dönüşmeyeceğini savunan Bahçeli, cumhurbaşkanının bir partili olmasının hiçbir sakıncası olmadığını söyledi. Bahçeli, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Yine de ‘Hayır’ diyecek kardeşlerim iyi düşünsün kararlarını tekrar gözden geçirsin. Tekin olmayan, güven vermeyen, inandırıcı bulunmayan tesir ve dayatmalara yüzlerini çevirsin. Türkiye’nin içinde bulunduğu riskleri değerlendirip evet iradesine dönüş yapsın. ‘Ben ülkücüyüm’ diyen 16 Nisan’da ‘Evet’ demelidir ve diyecektir. ‘Ben milliyetçiyim’ diyen, ‘Bu bayrak benim, bu devlet benim, bu millet benim onurum’ diyen her kardeşim istiklal, istikbal ve istikrar için evet kararında olmalıdır ve Allah’ın izniyle de olacaktır. Devlet, millet, Cumhuriyet tertemiz irademizle şartsız evet. Evet ülkemiz için sözdür yemindir, vazgeçilmeyecektir. Evet mili birliğin simgesidir. Evet Türkiye Cumhuriyetidir, milli birliğin simgesidir.”



Bahçeli: “Bunlarda Ne Akıl Var Nede Milli Şuurun Tortusu”

“CHP ve hayır cephesi, ölü görse ağlamaz, düğün görse oynamaz”
“Gelin şunu bir anlatın, neye dayanıyorsunuz, niye boş konuşuyorsunuz diyoruz; anında Mustafa Kemal’in askerleriyiz sloganına sığınıp kazın yanmaması için durmadan çeviriyorlar”
“Kılıçdaroğlu ve hayırsız havarileri kabullenemiyorlar. 16 Nisan’da yıldırım yemişe dönecekler”

ERZURUM – 16 Nisan referandum u öncesinde Erzurum’da miting düzenleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklendi. Bahçeli, “Kılıçdaroğlu ve hayırsız havarileri kabullenemiyorlar. 16 Nisan’da yıldırım yemişe dönecekler.” dedi.
Erzurum İstasyon Meydanında gerçekleştirilen mitinge binlerce partili katıldı. Partililerin “Devletin başına Devlet gelecek” sloganıyla kürsüye gelen Genel Başkan Devlet Bahçeli, “Erzurum onurludur, ahlaklıdır, sözünün eridir, dik duruşludur. Devlet dardaysa Dadaşlar görevden kaçmamıştır, vatan ve millet saldırıya uğruyorsa Erzurum ileri atılmıştır. Türkiye ne zaman dara girse Dadaşlar milli tavrını anında göstermiştir. Yine ülkemiz sıkıntıdadır, Erzurum’a bir kez daha iş düşmektedir” sözleri ile Erzurumluları karşıladı.
Erzurum’da vatandaşlara seslenen MHP lideri Bahçeli, “Şimdi soruyorum Dadaşlar: Türkiye’ye sahip çıkacak mısınız? Bayrağa vatana sahip çıkacak mısınız?” dedi. Avrupa’nın FETÖ’ye yönelik tavrına tepki gösteren Bahçeli, “FETÖ kollanırken, kanlı terör de Batı’dan destek almaktadır. ABD ve Avrupa’nın FETÖ’yi aklama çabası niyedir kime hizmettir?” diye sordu.
21 gün sonra yapılacak Anayasa referandum unun barışa, huzura, dirilişe vesile olmasını temenni eden Bahçeli, “Muhterem Dadaşlar, Erzurum tarihimizin canlı şahididir. Bu topraklarda nice sevinçler, zaferler acı ve ayrılıklar yaşanmıştır. Kafkas cephesinde Allahuekber dağlarında dondurucu ayaza, millet ateşiyle karşı koyan şehitlerimize rahmet niyaz ediyorum. Dadaşlar hiçbir sorumluluğu göz ardı etmediler. Direnişimizi güçlendirirsek Türkiye düşmanlarının sindiklerine tanık olacağız. Dün Erzurum’a işgal ve esareti dayatanlar bugün yeniden hazırlık içindedir. Şimdi soruyorum dadaşlar: Türkiye’ye sahip çıkacak mısınız? Bayrağa vatana sahip çıkacak mısınız? Zaman birlik olma zamanıdır. Milletimiz saldırıya uğrarken iktidar muhalefet çekişmesini makul göremeyiz. Erzurum kervana İngiltere’de katılmıştır. 15 Temmuz’da bombalar Londra’ya değil, Ankara’ya atılmıştır. FETÖ kollanırken, kanlı terör de Batıdan destek almaktadır. ABD ve Avrupa’nın FETÖ’yi aklama çabası niyedir kime hizmettir? 15 Temmuz’un faili bal gibi FETÖ’dür. Gerçekleri inkar edenler ise FETÖ’ye bu görevi verenlerdir. Erzurum da Türkiye de FETÖ’yü iyi tanımaktadır ihaneti asla unutmayacaktır.” diye konuştu.
“Her evet Türkiye’nin güvencesidir. Her evet şehitlerimize ödenmiş vefa borcudur. Her evet Türkiye’nin bekasıdır.”
MHP Genel Başkanı konuşmasında CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklendi. Bahçeli, “Kılıçdaroğlu ve hayırsız havarileri kabullenemiyorlar. 16 Nisan’da yıldırım yemişe dönecekler.” dedi.
Bahçeli, şöyle konuştu:
“Kılıçdaroğlu 16 nisan referandum unu saptırmak için çırpınıyor. Cambaz ipte Kılıçdaroğlu ise hayırsızlığın dibinde bulunuyor. CHP ve ittifakta bulundukları ölü görse ağlamaz düğün görse oynamaz. 16 Nisan da evet çıkması durumunda tek adam sistemi olacağını uyduruyorlar. Tek ayak üstünde 40 yalan savuruyorlar. Muhtarlıkların bile kapatılacağını söylüyorlar. Gelin bir anlatın niye boş konuşuyorsunuz. Anayasanın ilk 4 maddesini Bahçeliye sorun diyorlar. Elbette bana soracaklar. Doluya koyuyorlar almıyor boşa koyuyorlar dolmuyor.”
“Kılıçdaroğlu ve hayırsız havarileri kabullenemiyorlar. 16 Nisan’da yıldırım yemişe dönecekler.”
Bahçeli, CHP kafasının hayırından hayır olmayacağını ifade ederek, “Bu kafanın hayırın da hayır olur mu. Cevap veriyorum kesinlikle olmaz. Bunlarda ne akıl var nede milli şuurun tortusu. 16 Nisan da Türkiye kazanacaktır. Kılıçdaroğlu ve hayırsız havarileri kabullenemiyorlar. 16 Nisan’da yıldırım yemişe dönecekler. Kılıçdaroğlu bu evetleri duyunca kaçacak yada kendini güldürmeye devam edecektir. Şimdi soruyorum Erzurum 16 Nisan da referandum a hazır mı. Dadaşlar 16 nisan da gereğini yapacak mı. Oyunu bozacak mı.”
“16 Nisan’da FETÖ hayır diyor. Niye, çünkü çözülmeyi bekliyor.”
Devlet Bahçeli, Erzurum mitingindeki konuşmasını şöyle sürdürdü:
“16 Nisan’da PKK hayır diyor. Niye, çünkü çürümeye yatırım yapıyor. 16 Nisan’da Perinçek ve yoldaşları hayır diyor. Niye, çünkü Türkiye’nin kuruluş felsefesi imha olsun emelindeler. Hollanda, Almanya ve diğer sözde gelişmiş ülkeler 16 Nisan’da hayırı destekliyor. Niye, çünkü iç kargaşa hakim, etnik ve mezhep çatışması yeşersin istiyorlar. CHP ise bunların önüne düşmüş, tezviratın mihmandarı olmuş, ille de hayır hezeyanıyla mekik dokuyor. Sayın Kılıçdaroğlu 16 Nisan Anayasa Referandumunu saptırmak, yarasız yere kurt düşürmek, çürük tahtaya çivi çakmak için çırpınıyor. Cambaz ipte, balık dipte, Kılıçdaroğlu ise hayırsızlığın dibinde bulunuyor. Nasıl ki alışmış kursak bulamacını isterse, CHP de milli bunalımı özlüyor, ülkenin buhranını ümit ediyor. CHP ve ittifak içinde olduğu hayır cephesi, ölü görse ağlamaz, düğün görse oynamaz, yani bu millete tümden yabancıdır. Tek adamdan bahsediyorlar. 16 Nisan’da evet çıkması durumunda tek adam sisteminin geleceğini uyduruyorlar. Sandıktan diktatör çıkacak diye korku yayıyorlar. Diktatör nedir, tek adam nasıl olacak diyoruz, kaçacak yer arıyorlar. Zira bilmiyorlar. Rejim değişecek diye tek ayaküstünde kırk yalan savuruyorlar. Sistem başka, rejim başka şeydir; değişecek olan yalnızca hükümet etme sistemidir diyoruz, bön bön bakıp gözleriyle fel fecir okuyorlar. Muhtarlıkların bile kapatılacağını söylüyorlar. Lokantalara bir kararnameyle kilit vurulacağını iddia ediyorlar. Gelin şunu bir anlatın, neye dayanıyorsunuz, niye boş konuşuyorsunuz diyoruz; anında Mustafa Kemal’in askerleriyiz sloganına sığınıp kazın yanmaması için durmadan çeviriyorlar. Anayasa’nın ilk dört maddesini Bahçeli’ye sorun diyorlar. Elbette bana soracaklar, ama verdiğim, verdiğimiz ödünsüz ve yeminli cevapları anlayabilecek ne yürekleri ne de zekalarından en ufak iz görülmüyor. Doluya koyuyorlar almıyor, boşa koyuyorlar dolmuyor.

Çünkü dağda bağları yok, çakaldan davaları yok. Fakat bizim vardır, bizim Türkiye’ye pusu kuran, Türk milletine ömür ve kefen biçen bütün alçaklardan sonuna kadar alacağımız vardır, Bozkurt’un da töresi ortadadır. Sayın Kılıçdaroğlu hayır diyor demesine de, neye, niçin, niye hayır dediği belirsizdir. Bu Kılıçdaroğlu değil mi ki, 16 Nisan’dan sonra Cumhurbaşkanı başka bir partinin, başbakan başka bir partinin genel başkanı olursa kavga o zaman çıkacak diyen. Zavallı, daha anayasa maddelerinde neyin yazdığını bilmiyor. Başbakanlığın kalktığını öğrenememiş. Aziz milletimizin karşısına çıkıp anayasa anlatıyor, ne var ki daha ne anlattığının sırrına erememiş. Bu kafanın hayırında hayır olur mu? Cevap veriyorum, kesinlikle olmaz. Bilmediğini bilmeyen, savunduğunu özümsememiş bir siyasetçinin sözüne güven duyulur mu? Elbette duyulmaz. CHP’nin 15 Temmuz’dan şikayetçi olduğuna yakınlarda hiç şahitlik edilmedi. Allah için 15 Temmuz’da Özel Kuvvetler’de destan yazan kahraman şehidimiz Ömer Halisdemir’e ve de 248 şehidimize en küçük bir şükran ve minnet duygusu göstermiyorlar. Üstelik OHAL’dan rahatsızlar. Hatta OHAL’i darbe görüyorlar. Anlaşılan akılla, ahlakla aralarını kapanmamak üzere açmışlar. Sanki yüzlerinde alın derisi değil, davul derisi var. Ne söylesek nafile. Zannedersiniz başka gezegenden gelmişler, başka diyarlardan göçmüşler. PKK’nın peşine takılmışlar. FETÖ’nün kılıcını sallıyorlar. PYD-YPG’ye övgüler düzüyorlar. Avrupa’nın muhbiri gibi davranıyorlar. Türk milletinin tarihi hakkına sahip çıkması zorlarına gidiyor. Yol yakınken vazgeçelim demiyorlar. Yorgan gitmeden kavga bitsin diyemiyorlar.

Bunlarda ne utanma var, ne de milli uyanışın emaresi. Bunlarda ne akıl var, ne de milli şuurun tortusu. Bunların rehberi yalan, ezber ve tezleri ahlaki talandır. İnanıyorum ki, yürüyüşümüzün önüne taş koymak isteyenler 16 Nisan’da kaybedecektir. ve Erzurum 16 Nisan’da bunlara tokadı vuracak, çuvala doldurup sandığa koyacaktır. Yerli, milli ve ahlaki bir uzlaşmayla; üstelik tamamıyla iç dinamiklerle temellenmiş sistem değişikliğini hazmedemeyenler dağılacaklardır. Şunun şurasında 16 Nisan’a çok az bir süre kalmıştır. 16 Nisan’da Türkiye kazanacaktır. 16 Nisan’da Türk milleti onun bunun ağzına bakmayarak, muhteşem iradesiyle geleceğini şekillendirecektir. Şimdi soruyorum; Erzurum 16 Nisan Referandumuna hazır mı? (Evet) Dadaşlar 16 Nisan Referandumunda gereğini yapacak mı? (Evet) Oyunu bozacak mısınız? (Evet) İradenize sahip çıkacak mısınız? (Evet) Türkiye için evet diyecek misiniz? (Evet) Evetinize evet diyor, yenilmez millet, yıkılmaz devlet, 16 Nisan’da evet kararında olduğumuzu Erzurum’dan bir kez daha, çok güçlü bir şekilde haykırıyorum. Değerli Dadaşlar, Aziz Dava Arkadaşlarım, 16 Nisan’da hükümet etme sistemi değişecek diyoruz, hayır lobisi yandık diyor. 16 Nisan’da yargının bağımsızlığının yanına tarafsızlık gelecek diyoruz, bittik diyorlar. 16 Nisan’da büyüyen, 59 milyon seçmene ulaşan Türkiye’nin milletvekili sayısı 550’den 600’a çıkacak diyoruz, doğacak maliyeti kim karşılayacak sözleriyle beyhude mazeret üretiyorlar. Zannederseniz, seçmen sayısının 29 milyon olduğu 1994’de milletvekili sayısını 450’den 550’ye çıkaran CHP’nin ortağı olduğu koalisyon hükümeti değildir. Türkiye’de 143 bin kişiye bir milletvekili düşerken, AB’nin ortalaması 53 bindir. Bunu bilmiyor, idrak edemiyorlar. Milletvekili seçilme yaşını 25’ten 18’e indiriyoruz, gençliğe itiraz edip takoz koyuyorlar. Biz Türk gençliğine güveniyoruz. Her şeye layık olduklarına, her hakkın kendilerine helal olduğuna samimiyetle inanıyoruz. TBMM ve Cumhurbaşkanı seçim süresini beş yılda bir ve aynı güne taşıyoruz, çarpıtıp kara çalıyorlar. Gazi Meclis’in yetkilerini güçlendirip etkin hale getiriyoruz; yalan ve riyayla yetkilerin azaltıldığını, Meclis’in tesirsiz hale getirildiğini zırvalıyorlar. Milletvekillerinin kanun teklifi verme haklarını daha genişletip yasama fonksiyonunu kuvvetlendiriyoruz, ama gelin görün ki bindikleri dalı kesiyorlar.

TBMM’nin denetim fonksiyonlarını temellendirip güçlendiriyoruz; niye gensoru yok diyorlar. Olsa bile ne olacağına cevap veremiyorlar, değişen sistem yapısında ihtiyaç kalmadığını kesinlikle anlayamıyorlar. Cumhurbaşkanı’nın görev yetkilerine yeni bir denge ve düzenleme getiriyoruz, fiili açmazı bitiriyoruz, yürütme ve yasama arasına kalın duvarlar örüyoruz; ancak sabote ediyorlar, aslı astarı olmayan açıklamalarla sulandırıyorlar. Kılıçdaroğlu ve hayırsız havarileri Cumhurbaşkanı hükümet etme sistemini karalayıp Türkiye’nin sistemsel reformunu hazmedemiyor, kabullenemiyor. Ne yaparlarsa yapsınlar, 16 Nisan’da yıldırım yemişe dönecekler. Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp gündeme getirdikleri iftiralarını Erzurum elinin tersiyle itecek, itmekle kalmayıp başlarını öne eğecektir. Dadaşlar buna var mı? (Evet) Müfterilerin yüzü kızartmaya hazır mısınız? (Evet) Türkiye’nin bekası için milli birlik ve uyanış halini destekleyecek misiniz? (Evet) Kılıçdaroğlu bu evetleri duyunca ya saklanacak, ya kaçacak, ya da dili dolanıp yaptığı gaflarla kendisine güldürmeye devam edecektir. Yürütme güçlenecek, yasama asli görevlerine tam manasıyla dönecek, yargı vesayet ve dayatmalardan kurtulacaktır. Buna onay veriyor musunuz? (Evet) 15 Temmuz’dan sonra devletin fiili yönetimle gitmesi mümkün değilken, önümüzde muhtemel kaos, kriz ve darbe tehlikeleri duruyorken, sorumluluk almaktan uzak duramazdık. Devletin anayasal ve meşru daireye çekilme ihtiyacına sessiz ve müdahalesiz kalamazdık. Devlet ebed müddet, millet ebed müddet ülkümüzden geri adım atamazdık. Bu maksatla rejimi değil, hükümet etme sistemini reforma tabi tuttuk, tarihsel rotamızı yeniden belirledik. Dadaşlar buna evet diyor mu? İlk defa Cumhurbaşkanı’na cezai sorumluluk geliyor. Bunun neresi yanlıştır, bu düzenlemeden aklı başında kim ürkecektir? Soruyorum, Dadaşlar bunu destekliyor mu? Cumhurbaşkanı TBMM’yi feshedecekmiş, koca ve kuyruklu bir yalandır. Yaptığımız düzenlemeyle hem TBMM hem Cumhurbaşkanı seçimleri karşılıklı olarak yenilebilecektir. Çift taraflı bir giyotin sistemi inşa edilecektir. Bu yeni durum, yasama ve yürütmenin kalıcı bir uzlaşma ve anlaşma şuuruyla ülkenin kaderine yön vermesi demektir. Çatışma olmayacak veya en aza çekilecektir. Kavga edilmeyecek, edilse bile rejim ve sistem krizine dönüşmeyecektir.

Dadaşlar, buna tamam diyor musunuz? Cumhurbaşkanı’nın bir partiye üye olmasının ise hiçbir sakıncası yoktur. Kaldı ki, resmen değilse bile, şeklen ve manen hangi Cumhurbaşkanı bugüne kadar partisiz ve herhangi bir ideolojik görüşe aidiyetle hareket etmemiştir? Kılıçdaroğlu, biraz tarih sayfalarını karıştırmışsa asıl bu soruya cevap vermelidir. Ayrıca sıkıyönetim uygulamasını tamamen kaldırıyoruz. OHAL yetkisini ise yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanının tasarrufuna bırakıyoruz. Düne kadar bu kararı Bakanlar Kurulu alıyordu, şimdi ise Cumhurbaşkanı alacaktır. Bunun neresi hatalıdır? Yine düne kadar Bakanlar Kurulu kararname çıkartırken, şimdi Cumhurbaşkanı bu görevi üstlenecektir. Fakat kararnameler kanunlara aykırı olamayacak, kanunların düzenleme yaptığı alanlarda kararname yayınlanamayacaktır. Dadaşlar siz söyleyiniz, bunu destekleyecek misiniz? Yeni adıyla Hakimler Savcılar Kurulu’nun sayısını 22’den 13’e indiriyoruz. TBMM, bu kurula 7 üye seçerek milli iradeyi adalete yansıtacaktır. Cumhurbaşkanı’nın mevcut halde seçtiği üye sayısı yeni düzenlemede de aynen korunacaktır. Cumhurbaşkanı yürütmenin başı olup hükümet kurduğundan bütçe ve kesin hesap kanununu hazırlama hakkına da sahip olacaktır. Bunun neresi mahzurludur? CHP boşuna uğraşmasın, boş yere heveslenip çamur siyasete saplanmasın. PKK-FETÖ-DHKP-C, PYD-YPG, batıl ve hain odaklar engel olmaya çalışsalar da, 16 Nisan’da milli beka için evet mührünü vuracağız. Biz Türkiye’nin diriliş ve toparlanmasına evet diyoruz. Biz Türk ve Türkiye düşmanlarının bozgunu için evet diyoruz. Biz başkanlığa değil, Cumhurbaşkanı hükümet sistemine evet diyoruz. Bizim gönlümüzde evet veya hayır iradesine sahip her vatan evladı değerli, yeri dolmaz, bir ve eşittir. Yine de hayır diyen kardeşlerim iyi düşünsün. Kararlarını tekrar gözden geçirsin. Tekin olmayan, güven vermeyen, inandırıcı bulunmayan telkin ve dayatmalara yüzlerini çevirsin. Türkiye’nin içinde bulunduğu musibet ve muazzam riskleri değerlendirip evet iradesine dönüş yapsın. Ben Ülkücüyüm diyen 16 Nisan’a evet demelidir, diyecektir. Ben milliyetçiyim diyen, bu bayrak benim, bu devlet benim, bu millet benim onurum diyen her kardeşim istiklal, istikbal ve istikrar için evet kararında olmalıdır ve Allah’ın izniyle de olacaktır.

Diyoruz ki; devlet, millet, cumhuriyet, tertemiz irademizle şartsız evet. Evet ülkemiz için sözdür, yemindir; vazgeçilmeyecektir. Evet Türkiye Cumhuriyeti’dir, evet milli birliğin simgesidir. Dadaşlar, son kez soruyorum sizlere; 16 Nisan’da devlet için cevabınız ne olacak? (Evet) Millet için kararınız ne olacak? (Evet) Cumhuriyet için tavrınız ne olacak? (Evet) Türkiye için duruşunuz ne olacak? (Evet) Anayasanın ilk dört maddesi üzerinde kim ya da kimlerin art niyetli planı varsa önce bizi aşmak, bizi çiğnemek durumundadır. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi hak ve hukukuna can pahasına sahip çıkacaktır. Türkiye Devleti bir Cumhuriyet olup ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Milli birlik ve bölünmez bütünlüğümüzün dayandığı temeller tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak ve tek dil ülküsüdür. Erzurum bu kutlu değerleri ve kutsal emanetleri korumaya yeminlidir. Sonuna kadar millet, sonsuza kadar devlet; ülkemiz için, Türkiye için evet. Kaynağımız millet, kudretimiz devlet; irademiz evet, yine evet, bir kez daha evet. Ne engellerden yılarız, ne de mücadele etmekten yorulur ve korkarız. Biz Milliyetçi Hareket Partisiyiz, biz Türk milletiyiz, biz Erzurumuz. Sözlerime son verirken hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyor, Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum. “



Çakıroğlu Davasında Hard Disk, İncelenmek Üzere Yeniden Jandarma’ya Gönderilecek

İZMİR Ege Üniversitesi’nde, karşıt görüşlü öğrenciler arasındaki kavgada Ülkü Ocakları üniversite sorumlusu Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun öldürülmesiyle ilgili davanın görülmesine, 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Sanık avukatlarının itirazı üzerine, daha önce incelenen ancak içeriğine ulaşılamayacağına dair rapor verilen hard diskin bir kez daha Jandarma Kriminal Laboratavarı’na gönderilmesine karar verildi. Duruşma 8 Haziran’a ertelendi.

İzmir Bayraklı Adliyesi 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada, tutuklu sanık Nurullah S., ölen Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun babası Fuat Mahir Çakıroğlu ile tarafların avukatı hazır bulundu. MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, eski milletvekili Murat Koç da, duruşmayı izledi. Başka suçtan tutuklu bulunan Cihat B.’nin SEGBİS üzerinden dahil olduğu duruşmaya, izleyici ve basın mensupları alınmadı.

HARD DİSK’İN KOPYASI ALINAMAMIŞ

Duruşmada, Mahkeme Başkanı, olay anına ilişkin görüntülerin bulunduğu ifade edilen hard diskle ilgili Jandarma Kriminal Laboratuvarı’ndan gelen raporu okudu. Raporda, hard diskle ilgili, “Sabit disk onarma cihazı ve yazılımı kullanılarak kopyasının alınmasına çalışılmış ancak içeriğine erişilemediği için kopyası alınamamıştır. Veri inceleme laboratuvarı tarafından tarafımıza herhangi bir görüntü dosyası teslim edilmediğinden talep edilen incelemeler yapılamamıştır” görüşüne yer verildi. Ancak söz alan sanık avukatları, gelen rapora itiraz etti, yeniden rapor düzenlenmesini talep etti. Söz alan duruşma savcısı da mütalaasında, PKK’nın sorumlusu olduğu iddiasıyla İstanbul’da tutuklu bulunan Cihat B., hakkında cinayete iştirak suçundan ek iddianame hazırlanılması yönünde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

SONRAKİ DURUŞMA 8 HAZİRAN’DA

Talepleri alan mahkeme heyeti daha sonra ara kararını açıkladı. Buna göre, hard diskin yeniden incelenmek üzere Jandarma Kriminal Laboratuvarı’na gönderilmesine, Cihat B., hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na ‘Cinayete iştirak suçundan’ suç duyurusunda bulunulmasına, sanık Nurullah S.’nin tutukluluk halinin devamına karar verildi. Duruşma da 8 Haziran’a erteledi.

Duruşma sonrası avukatlarla birlikte adliye önünde açıklama yapan baba Fuat Mahir Çakıroğlu, “Bütün suçun bir kişiye atılmasından yana değildik. ve bu mücadelemiz sonunda hep beraber amacımıza ulaşıyoruz. En büyük cezaları alacaklar. Benim şu anda içim biraz rahatladı. Suçlular en büyük cezaları çekecekler ve Fırat da görevini tamamlamış bir halde huzur içinde yatacaktır inşallah. Fırat’ın not dökümünü mahkemeye verdim. Not ortalaması iyiydi. Sanıkların ise düşük olduğunu iddia ediyorum. Sizler de buraya kadar gelip, bizlere destek verdiniz. Fırat’ın notlarını örnek alıp derslerinize iyi çalışın” dedi.

Duruşmaya destek vermeye gelen bir grup “Hepimiz Fırat’ız. Bu dava bitene kadar buradayız” şeklinde slogan attı.

DAVANIN GEÇMİŞİ

Ege Üniversitesi’nde, 2015 yılının Şubat ayında ülkücü öğrencilerle, savcılık iddianamesinde ‘PKK/KCK gençlik örgütlenmesi YDG-H (Yurtsever Devrimci Gençlik-Hareketi) üyeleri’ diye sözedilen diğer öğrenci grubu arasındaki kavgada, Ülkü Ocakları Ege Üniversitesi sorumlusu Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4’üncü sınıf öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu yaşamını yitirdi. Olayla ilgili Sosyoloji Bölümü 4’üncü sınıf öğrencisi Nurullah S., tutuklandı. Savcı Zeki Polat, 1’i tutuklu 31’si tutuksuz toplam 32 sanık hakkında ‘Kasten adam öldürme, örgüt adına suç işleme, örgüt üyeliği, yaralama ve suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçlamasıyla müebbet ve 5 – 69 yıl hapis cezası istemiyle iddianame hazırladı. Davanın tektutuklu sanığı Nurullah S., ‘Kasten adam öldürmek, örgüt adına suç işlemek, örgüt üyeliği ve yaralama’ suçlarından mübbet ve 69 yıl, diğer 31 sanık ise ‘Suç dellilerini yok etmek, gizlemek veya değiştirmek ve yaralama’ suçlarından 5-48 yıl arasında hapis istemiyle dava açıldı.



Semih Yalçın: Milletimiz referandum da ‘evet’ diyecek

MHP Genel Başkan Yardımcısı Edip Semih Yalçın, “Milletimiz referandum da ekseriyetle ‘evet’ diyecek, MHP 16 Nisan’dan sonra da yoluna emin adımlarla devam edecektir. MHP’nin biteceğini, lideri Bahçeli’nin kaybedeceğini zannedenler yeis ve nevmidi içinde kalacaklar, sükutu hayalin derin uçurumlarına yuvarlanmaktan kurtulamayacaklardır.” değerlendirmesinde bulundu.

Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, CHP ve iş birlikçilerinin, halk oylamasından “hayır” çıkmasını sağlamak için Türk toplumunun en hassas dinamiklerini kaşımaktan, kabuk bağlaması için bilhassa MHP camiasının bir doktor titizliğiyle sardığı yaraları kanatmaktan, birlik ve bütünlüğü taşıyan temel ve kolonların altına saatli bomba yerleştirmekten kaçınmadığını ifade etti.

CHP yanlısı basının, “15 Temmuz hiç yaşanmamış, Yenikapı ruhunun hiçbir değeri ve önemi yokmuş” gibi sürekli kamplaşmayı tahrik ettiğini belirten Yalçın, “hayır” oylarını artırmak uğruna yalan ve iftira kampanyaları yürütüldüğünü kaydetti.

Bu kampanyalarda “hayır” oylarına erişmek amacıyla “düşmanımın düşmanı dostumdur” ilkesinden hareket edilerek, “her türlü ahlak dışı iş birliği”, münasebet ve ittifakın mubah görüldüğünü savunan Yalçın, “Dün MHP’ye her çeşit iftirayı atan, MHP ve ülkücü düşmanlığının ezeli odaklarından biri olan CHP mahfilleri, ne kadar MHP atığı varsa kucağına oturtmuş bulunmaktadır. MHP’de bünyenin reddettiği atıkların imdadına CHP yetişmiştir.” ifadesini kullandı.

Sözde muhalif güruhunun, teşkilatın bünyesinde yuvalanmayı ve partiyi ele geçirmeyi başaramayınca bindikleri truva atından inerek, siyasetin karşı yakasında bir Dırar Mescidi kurduklarını belirten Yalçın, cemaatinin çoğunu milliyetçi muhafazakarların değil, aksine CHP’lilerin ve sol tandanslıların oluşturduğu bu mescitte 7 gün 24 saat MHP aleyhinde hutbe okunduğunu kaydetti.

“15 Temmuz Sırları”

Cumhuriyet, Sözcü ve Aydınlık gazetelerinin belli yazarlarının MHP aleyhinde yorumlar kaleme aldığını belirten Yalçın, Cumhuriyet gazetesinde, MHP muarızı bir küçük medya mensubunun piyasaya çıkacak “15 Temmuz Sırları” isimli kitabına dair bir haberde, Bahçeli hakkındaki asılsız iddiaların, ısıtılıp yeniden sofraya getirildiğini anlattı.Yalçın, şunları kaydetti:

“Darbe teşebbüsü sırasında Bahçeli’nin önce askere direnilmemesi mesajı verdiği, sonra da darbenin kimler tarafından tezgahlandığının ortaya çıkması üzerine Sayın Erdoğan’a destek verdiği yolundaki iddialar, kimi insan türünün tereddi ve tebeddülünü ortaya koyan kuyruklu yalanlardır.

Oysa 15 Temmuz akşamı Sayın Kılıçdaroğlu’nun ortalıktan sıvıştığı netameli ve tehlikelerle dolu bir zaman diliminde ilk ve net resmi açıklamayı yapan, bölücü kalkışma karşısında Ankara Kalesi gibi dimdik duran tek lider Devlet Bahçeli’dir. Söz konusu kitapçık, CHP’nin propagandalarına hizmet eden tetikçi bir kafanın, iflah olmaz ön yargıların ve komplo teorisi tiryakiliğinin zavallı bir numunesidir.

Bahçeli’nin, MHP’ye yönelik kaset komplosundan sonra ‘Gülen cemaatinin faaliyetleri geçici olarak askıya alınmalıdır’ açıklaması üzerine FETÖ’nün partimiz ve Genel Başkanımız aleyhinde yürüttüğü alçakça yıpratma kampanyaları şimdi bu güruh tarafından devralınmıştır. O tarihten bu yana FETÖ’nün başaramadığını bunlar başarmak için ellerinden geleni yapmaktadır.”

“Propaganda ve kampanyaları ters işleyecek”

Yalçın, MHP’nin tabanını kaybettiği iddialarının düzenlenen kalabalık mitinglerle kof çıkınca aleyhte kampanyaların başka türlü şekillendiğini ifade ederek, MHP’nin Elazığ, Bursa, Kayseri ve Erzurum mitinglerindeki kabalıkların, “iş birlikçi medya” tarafından kamuoyuna gerçek dışı yorumlarla aktarıldığına ve AK Parti’nin katkısıyla meydanların doldurulduğu propagandası yapıldığına dikkati çekti.

CHP ve “yamakları”nın halkın yalanı, iftirayı, entrikayı sevmemesini anlayamadığını aktaran Yalçın, bunların MHP aleyhinde algı oluşturmaya dönük propaganda ve kampanyalarının ters işleyeceğini, parti tabanında MHP yönetimi hakkında en küçük tereddüdü olanların da hakikati göreceğini kaydetti.

CHP’ye destek veren anket kuruluşlarının MHP hakkında olumsuz algı yaratma çabasında olduğunu ifade eden Yalçın, bunların çoğunun gerçeği gizlemek ve seçmen eğilimini yanlış tespit etmekten sabıkalı olduğuna dikkati çekti.

Yalçın, başta CHP yanlısı anket şirketleri olmak üzere birçok kamuoyu araştırma kuruluşunun, birer algı oluşturma merkezi haline geldiğini, bu şirketlerde, tarafgir, iyi niyetten ve yapıcılıktan mahrum, nalıncı keseri gibi kendine veya dünya görüşüne yakın çevrelere yontan bir anlayışın egemen olduğunu vurguladı. Yalçın, şu ifadeleri kullandı:

“CHP ile onlara yamaklık eden sözde muhaliflerin MHP ve Genel Başkanımız Devlet Bahçeli aleyhindeki canhıraş kampanyalarının halk nezdinde hiçbir karşılığı yoktur. Bunlara itibar eden küçük ve mahdut bir güruhtur. Ayrıca halk yalancılara, facirlere ve fasıklara itibar etmemektedir. Bu gerçek, 16 Nisan’da ortaya çıkacak sonuçla bir kez daha tescillenecektir. Milletimiz referandum da ekseriyetle ‘evet’ diyecek, MHP 16 Nisan’dan sonra da yoluna emin adımlarla devam edecektir.

MHP’nin biteceğini, lideri Bahçeli’nin kaybedeceğini zannedenler yeis ve nevmidi içinde kalacaklar, sukutuhayalin derin uçurumlarına yuvarlanmaktan kurtulamayacaklardır.”



MHP’Lİ Emin Haluk: Sinan Oğan’ı kayda değer bulmuyorum

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, “Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak referandumda devlet için evet, millet için evet, cumhuriyet için evet, Türklük için evet, Türklüğün bekası için evet diyoruz” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, “Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak referandum da devlet için evet, millet için evet, cumhuriyet için evet, Türklük için evet, Türklüğün bekası için evet diyoruz” dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, Denizli MHP il Başkanı Cafer Birtürk ve Denizli MHP teşkilatıyla beraber Denizli Gazeteciler Cemiyeti Başkanlık seçimlerinin ardından Cemiyet Başkanı seçilen Osman Nuri Boyacı ve ekibine hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Ayhan, daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

MHP’nin var olduğu günden bu yana kendi düşüncelerine aykırı olmamak kaydıyla uzlaşmacı bir tavır sergilediğini belirten Ayhan, “Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak referandum da devlet için evet, millet için evet, cumhuriyet için evet, Türklük için evet, Türklüğün bekası için evet diyoruz” dedi.

Anayasa değişikliğiyle ilgili olarak 15 Temmuz’dan sonra batılı müttefik ülkelerin takındığı tutumu değerlendiren Ayhan, “15 Temmuz olayı oldu. Ülke bir kalkışmayla karşı karşıya kaldı. Bu kalkışmanın sonucunda da ülkenin birliği ve bekası tehlikeye düştü. Ülke resmen işgal edilmeye çalışıldı. Bizim batılı müttefiklerimiz bile bize o dönemden taraflara itidal tavsiye etme yoluna bile gittiler. Bunun anlamı sizi işgal etmeye çalışanlarla oturun anlaşın demektir. MHP’nin bu tür yaklaşımları kabullenmesi mümkün değildir. Dolayısıyla biz bütün bunları dikkate alarak ülkenin geleceğini yönelik düşüncelerimizi de ifade ederek Anayasa değişikliğine ‘Evet’ dedik” dedi.

“Söylemleri ciddiye almıyorum”

Bir basın mensubunun, “Son günlerde MHP yönetimine muhalif Sinan Oğan’ın toplantılarındaki saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz? Ayrıca, Oğan’ın referandum u iptal ettirmek için ülkücü kanı döküleceğine dair iddialarını nasıl değerlendireceksiniz?” sorusu üzerine Ayhan, “Koray Aydın da muhalif isim. Onun için bir şey söylüyor muyum? Diğerlerini kayda değer bulmuyorum. Açıklamalarına cevap bile vermem. Biz, Türkiye’nin onurlu geleceği için ‘Evet’ diyoruz” açıklamasını yaptı



dinsdag 21 maart 2017

MHP’li Yalçın’dan “Referandum Süreci” Kitapçığı

MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Semih Yalçın, partisi adına, “Referandum Süreci ve MHP’nin Saldırıların Odağında Olmasının Sebepleri” başlıklı bir kitapçık hazırladı.

Genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Semih Yalçın, partisi adına, “Referandum Süreci ve MHP’nin Saldırıların Odağında Olmasının Sebepleri” başlıklı bir kitapçık hazırladı.

Kitapçıkta, “MHP Toplumsal Vicdanı Temsil Ediyor”, “Küresel Güçlerin Önündeki Engel MHP”, “FETÖ, Masonluk Tarzı Bir Teşekkül”, “15 Temmuz’da Oyunu MHP Bozdu”, “Partiden Atılanların Amacı Hayır Kampanyası Değil, “MHP Aleyhtarlığı”, “CHP Hem Taktik Veriyor, Hem Tahrik Ediyor” ve “CHP Yanlısı Medya, Leninist Propaganda Yöntemi Kullanıyor” başlıkları yer aldı.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın tarafından kaleme alınan ve 30 sayfadan oluşan kitapçıkta, Bahçeli’nin resimleri ve halk oylamasında kullanılacak “Bu ülke için yeminimiz var, vazgeçilmez” sloganına da dikkat çekildi.

Kitapçığın giriş bölümünde, anayasa değişikliği ile ilgili halk oylaması yaklaştıkça MHP aleyhindeki kampanya ve propagandaların hız kazandığını belirten Yalçın, “MHP, Türk toplumunun atardamarıdır.” ifadelerini kullandı. Yalçın bu bölümde, MHP’nin, Türkiye’nin varlığını sürdürmesi ve bekası açısından hayati bir fonksiyon icra ettiğini kaydetti.

“MHP’nin toplumsal vicdanı temsil ettiği” vurgusunun yer aldığı diğer bölümde ise Yalçın, partinin 48 yıllık bir siyasi hareket olarak çoğunluk partisi olmamasına rağmen siyasetin dominant aktörü niteliği taşıdığını aktardı. Yalçın, “MHP’nin gücü ve müessiriyeti kemiyetle değil keyfiyetle, sıkletiyle değil özgül ağırlığıyla ölçülür.” değerlendirmesini yaptı.

“Küresel güçlerin önündeki en büyük engel olduğu için” MHP’nin hedef alındığını belirten Yalçın, partinin etkisizleştirilmesi için çoklu projelerin hayata geçirilmeye çalışıldığını anlattı.

Yalçın, 12 Eylül’den sonra Türkiye’yi çekip çevirmeye dönük küresel projelerin devamı niteliğinde FETÖ hareketinin temellerinin atıldığına işaret ederek, “Askerlerin yönetimi devraldığı, ülkede terör estirdiği bir zaman diliminde FETÖ’nün öncelikle askeriyede örgütlenmesi tesadüfi değildir.” ifadelerini kullandı.

Semih Yalçın, FETÖ’nün masonluk tarzı bir yapılanma şeklinde ortaya çıktığını, tehlikenin boyutu geçmişte anlaşılamadığı için, siyasi parti liderlerine kadar bütün toplumsal aktörlerin bu örgütün elebaşı ve mensuplarıyla temas ve bağ kurma yarışına girdiğini kaydetti. Yalçın, FETÖ’nün 1991-1992’de ülkücü camia içindeki operasyonlarda rol aldığını, “Türkeşsiz Türk milliyetçiliği” senaryolarının teşvikçisi ve tahrikçisi olduğunu bildirdi.

-“Kaset komplosuyla start verildi”

Yalçın, küresel güçlerin cambazı ve maşası olan FETÖ’nün, MHP bünyesindeki en büyük operasyonlarına 2011 seçimleri öncesinde kaset komplosuyla start verdiğini ifade etti. Yalçın, ancak FETÖ’nün, sızarak MHP’yi içeriden ele geçirme çabalarının sonuçsuz kaldığını belirtti.

MHP’nin “15 Temmuz oyunu”nu bozduğunu vurgulayan Yalçın, darbe girişimine karşı ilk cesur siyasi çıkışı Bahçeli’nin yaptığını, partisiyle teşkilatlarının devletin ve meşru hükümetin yanında yer aldığını açıkladığını anımsattı.

Yalçın, böylelikle MHP’nin bir kez daha hayati işlevini icra ettiğini, bir gece vakti milli vicdanı uyandırıp, ayağı kaldırdığını ifade ederek, şunları kaydetti:

“Bölücülerin azgın ve sokak eylemleri yüzünden ‘MHP neden sokaklara inmiyor’ diye yırtınanlar, MHP’nin beka tehdidi karşısında milletin sokaklara hakim olmasını nasıl sağladığını görmüştür.

Küresel emperyalizm kontrol edilebilir Türkiye oluşturma yolunda önündeki en büyük ve aşılamaz engelin MHP olduğunu bir kez daha öğrenmiştir. Bunun içindir ki FETÖ’nün halen tamamen temizlenemeyen gizli ayakları, parasal kaynakları ve toplumun çeşitli kesimlerine gizlenen elemanları MHP’yi içeriden bölmek için müzmin ve sözde muhalefeti bir truva atı gibi kullanmayı denemişlerdir ancak ne bu at kaleden içeri girebilmiş ne de atın içine yuvalanan kurşun askerler başarılı olabilmiştir.”

“Türkeş’e karşı çıkan zihniyet, bugün de Bahçeli’ye muhalefet ediyor”

Yalçın kitapçıkta, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin neden anayasa değişikliği için hamle yaptığına ilişkin de şu ifadelere yer verdi:

“Bahçeli’nin neden referandum da ‘evet’ diyeceklerini açıkladığını anlamak için Alparslan Türkeş’in geçmişte attığı adımları ve MHP’nin misyonunu doğru tahlil etmek gereklidir. Türkeş, 1977’de başkanını seçemeyen Meclisteki siyasi tıkanıklığı ve krizi çözmek için nasıl CHP’nin adayı Cahit Karakaş’a oy vermişse, nasıl 1991’de DYP-SHP koalisyonuna güvenoyu verilmesini istemişse, Ermenistan’ın eski Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan ile hangi saik ve hangi gerekçelerle görüşmüşse, Bahçeli de aynı sebeplerle anayasa değişikliğinin önünü açmıştır.”

Türkeş’i anlamaktan aciz olanların, vaktiyle ona karşı çıkan zihniyetin, bugün de Bahçeli’ye muhalefet ettiğini belirten Yalçın, Bahçeli’nin politika meydanındaki anayasa değişikliği hamlesiyle partisini ve camiasını Türk siyasetinin başat aktörü konumuna getirdiğini vurguladı.

MHP’nin Mecliste HDP’nin gerisine düşmekle itham edildiğine dikkati çeken Yalçın, “Oysa MHP’nin misyon ve fonksiyonu 40 milletvekiliyle ölçülemez.” ifadesini kullandı.

-“Para kaynakları kimler ve hangi odaklardır?”

Yalçın, sözde muhalefetin anayasa değişikliği için 16 Nisan’da yapılacak halk oylamasına yönelik “Hayır” kampanyası yürütmesinin ardında MHP’nin üstlendiği bu hayati misyonu ve millet nezdindeki itibarını baltalama amacı yattığını iddia ederek, şunları kaydetti:

“Üstelik bunların arasında ülkücü hareketin imkan ve nimetleri sayesinde milletvekili olan ve isim yapan kimseler de yer almıştır. Bunlar, sayesinde dünya nimeti ve mevki sahibi oldukları bir camianın dinamiklerini inkar etmişler, kendilerini var eden partilerine ve onun saygın liderine arkalarını dönme saygısızlığını, cüretkarlığını ve nankörlüğünü göstermişlerdir. Bu güruh, kıyamet öncesinde eşeğiyle yandaş toplayan deccal misali kapı kapı dolaşıp siyaset simsarlığı yaparken farkında olmadan kara delik meydana getirmektedir. Oluşturdukları kara delik, bu politika deccallarını ve etrafında toplananları içine çekip yutacaktır.

MHP camiası ile alakası kalmamış ‘merdut’ ve kovulmuşlardan mürekkep müzmin muhalefet, il il, ilçe ilçe gezerek ülkeyi dolaşmakta referandum için ‘hayır’ kampanyası yürütme bahanesi ile aslında MHP aleyhinde yıkıcı propaganda yapmaktadır. Gittikleri yerlerde bunları karşılayanların çoğu ya eskiden MHP’liler ile hasbelkader bir arada bulunmuş ve sonradan partimizle ilgisi kalmamış kimselerdir ya da partilerinden umudunu kesmiş eski CHP’lilerdir. Müzmin muhalefet güruhu toplantılar düzenlemek için her gittikleri yerde kendileri gibi siyaset atık ve artıklarıyla irtibat kurmakta, bunlar üzerinden partimize ve camiamıza saldırmaktadır. Bu güruhun MHP aleyhinde yürüttüğü kampanyada yoğurdun bol olduğu, gösterişli toplantılar için hiçbir masraftan çekinilmediği gözlerden kaçmamaktadır. Camiamızdan tart edilmiş siyaset atıklarından ve sözde ülkücülerden oluşan müzmin muhalefetin para kaynakları kimler ve hangi odaklardır? Bunlar hangi mahfillerden ve hangi merkezlerden beslenmektedir?”

CHP’ye “Lenin” eleştirisi

Yalçın, CHP’nin medyadaki “Tellal ve borazanlarının”, MHP düşmanlarının, fesat ve şer yuvalarının sözde gönüllü hamiliğine soyunduğunu savunarak, “Onların davulunu çalıyor görünmeye, sahte imtiyazlar tanıyıp kayırmacılık pozu vermeye başlamışlardır. Sözde muhalefet, türlü türlü methüsena, pohpohlama ve ajitasyonla CHP’nin kayığına bindirilmiştir. Oysa Atatürk’ten kalan zengin birikimin mirasyedisi ve cumhuriyetin yüz karası CHP’nin kayığına binmek, siyaseten imamın kayığına binmekten farksızdır. CHP, illetli ve siyaseten zürriyeti kesilmiş bir partidir.” ifadelerini kullandı.

Yalçın, CHP yandaşı gazeteciler ve medya organlarının bugüne kadar “Kaos baykuşu, felaket tellalı” olmaktan öteye geçemediklerini, ideolojik kamplaşmaların politikaların kin, nefret ve düşmanlığının teşvikçisi olduğunu ileri sürdü.

“Malum” medyanın, kendileri gibi düşünmeyenlere iftira atmayı, düzmece bilgilerle onlar aleyhinde karalama kampanyaları yürütmeyi meslek ve meşrep edindiğini savunan Yalçın, şunları kaydetti:

“Bunlar her zaman mağlup ve meyus oldukları için ümitsizce ve bodoslama MHP’ye saldırmaktadır çünkü CHP, muhibbi medya mensuplarının çoğu her zaman söylediğimiz gibi eski Marksisttir ve Lenin’in ‘Çok tekrarlanan yalanın bir süre sonra gerçek gibi kabul edileceğine’ dair taktiğine başvurmaktadır. MHP’nin bu kirli oyunları, CHP yanlısı gazete ve televizyonlarda aleyhimizde yazılıp söylenenleri yargıya taşıma hakkı doğmuştur. Partimiz hem bunlarla hukuki yollardan hesaplaşacak hem de bu kampanyanın arkasındaki aktörleri, teşvikçilerini ve buna alet olanları birer birer deşifre edecektir. MHP’ye düşmanlık yapanlar tek tek ve kurumsal olarak açıklanacaktır.”

Yalçın, MHP’nin halk oylamasında “Evet” diyeceğini hatırlatarak “Milli birlik ve beraberlikte yeni bir hamlenin, yeni bir silkiniş ve uyanışın kapıları millet eliyle aralanacaktır. MHP muarız ve aleyhtarlarının attıkları iftiralar, yazdıkları yalanlar ayaklarına dolanacaktır. MHP kervanı 16 Nisan’dan sonra da yoluna devam edecektir.” ifadesini kullandı.



Ülkücüler Nevruz’u Kutladı

Bolu Ülkü Ocakları İl Başkanlığı, Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde Nevruz’u kutladı.

Bolu Ülkü Ocakları İl Başkanlığı, Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde Nevruz’u kutladı. Kampüs alanı içerisinde yakılan ateş üzerinden atlayan ülkücüler, müzik eşliğinde doyasıya eğlendiler.

Bolu’da, Ülkü Ocakları tarafından AİBÜ’de Nevruz kutlaması yapıldı. Kutlamaya, MHP Bolu İl Başkanı Adem Evcil, MHP Belediye Meclis Üyesi Ercan Üsküp, Türk Ocakları Bolu Şube Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hamdi Zenginbal, Bolu Ülkü Ocakları Başkanı İsmail Akgül ve üniversite öğrencileri katıldı.

Yaklaşık yüz kişinin katıldığı kutlamada İzzet Baysal heykeli önünde temsili olarak demir dövüldü. Daha sonra yakılan ateşin üzerinden sırasıyla atlayan ülkücüler, müzik eşliğinde doyasıya eğlendiler.



Ülkü Ocaklarından Bahçeli’ye Tam Destek

Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz, “Biz, inadımızdan falan değil, inandığımızdan dolayı Devlet Bahçeli’nin, teşkilat olarak, başkanları, yetkilileri olarak emrindeyiz, yanındayız.” açıklamasını yaptı.

Ülkü Ocakları İstanbul İl Başkanlığı öncülüğünde, Topkapı Akgün Otel’de eski ve görevdeki 600 Ülkü Ocağı başkanının katıldığı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye destek, halk oylamasında ‘evet’ temalı bir toplantı düzenlendi.
Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz, yaptığı konuşmada, Ülkü Ocaklarının bugünkü temsilcileri olarak sorumluluklarının farkında olduklarını belirterek, gece uyumadan, gündüz durmadan Türk milletinin bekası adına, Türk devletinin geleceği adına varlıklarını ortaya koyduklarını söyledi.
Kendilerini derinden yaralayan gereksiz durumların da varlığının söz konusu olduğunu anlatan Kılavuz, “1 Kasım tarihi itibarıyla camiamız, hareketimiz adına bir söz hakkı dahi olmayan, geçmişi karışık, mazisi olmayan, davamız adına hiçbir mücadelenin içinde olmayan sadece çeşitli dünyalıkları elde edebilme noktasında bulunan, ülkücü şehidi, gaziyi bilmeyen bazı aklıevveller, birilerinin de pohpohlamasıyla meydana çıkmıştır.” ifadelerini kullandı.
SİNAN OĞAN’A ELEŞTİRİ

Eski MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın MHP Genel Başkanı Bahçeli’ye yönelik eleştirilerine değinen Kılavuz, şöyle devam etti:
“Bu konuda gerçekten çok dertliyim. Kimdir ya? Bir milletvekilinin ötesine geçemeyen, bir gerekçeyle milletvekili olmuş bir şovmen kalkıyor, milliyetçi-ülkücü hareket adına genel başkanlık-liderlik tamtamları yapmaya çalışıyor. Bu davada herkes gitse sana acaba yer kalır mı? Sen kimsin be edepsiz! Ne olduğunu bize açıkla? Ülkü Ocaklarıyla, Milliyetçi Hareket Partisiyle nasıl bir geçmişin vardır? Bir kare poz ver bakalım. Şimdi durmuyor, sabah-akşam, dün ağabeylerimizin şehit olması için bazı PKK’yla, memleket-vatan düşmanlarıyla hareket etmiş hala savunuculuğunu yapan o gazetelerde veyahutta medya organlarından inmiyor. Allah rızası için geçmişinde bu dava adına ne yaptın görelim. Haddini aşma. Biz, rahmetli Başbuğumuzun emanetini, namusumuz, şerefimiz, haysiyetimiz olarak görüyoruz.”
“BAHÇELİ’NİN EMRİNDEYİZ”

Kılavuz, Oğan’ın katıldığı bir televizyon programında sarf ettiği “bir can veririz, bin can alırız” sözlerine tepki göstererek, “Sen kimsin de kalkarsın ‘bir can veririz, gerekirse bin can alırız’ gibi bir namussuzluğa düşersin.” ifadesini kullandı.
Ülkü Ocakları Genel Başkanı Kılavuz, Ülkü Ocaklarını kimsenin siyasete alet etmemesi gerektiğini belirterek, “Biz, inadımızdan falan değil, inandığımızdan dolayı Devlet Bahçeli’nin, Ülkü Ocakları teşkilatları olarak, başkanları, yetkilileri olarak emrindeyiz, yanındayız ve birlikte yol yürümenin şerefi ve onuru içindeyiz. Çünkü Devlet Bahçeli, Türklüğün mukadderatıdır. Çünkü Devlet Bahçeli, Türk milletine sevdalı, Türk devletinin adına bir güvence-teminat olan öngörüsüyle tarih yazan bir Türk büyüğüdür, bizim nazarımızda.” şeklinde konuştu.