dinsdag 30 mei 2017

Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu:

ANKARA (AA) – Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, dünyanın 80 ayrı bölgesinde iç çatışma ve savaş olduğunu belirterek, “Ne yazık ki bu savaş ve çatışma bölgelerinin tam ortasında 250 milyon çocuk yaşamaktadır.” dedi.

Karamollaoğlu, partisinin bir otelde düzenlediği “İslam Ülkeleri Büyükelçileri İftarı”nda yaptığı konuşmada, Milli Görüşçüler olarak dünyada yaşanan savaşları kınadıklarına dikkati çekerek, acıların dinmesinin tek çaresinin İslam Birliği kurmak olduğunu söyledi.

İyiliğin, güzelliğin ve kardeşliğin hakim olması gereken dünyada tam tersine her geçen gün zulüm, sömürü ve terörün arttığına işaret eden Karamollaoğlu, “Dünyanın 80 ayrı bölgesinde iç çatışma ve savaş var. Ne yazık ki bu savaş ve çatışma bölgelerinin tam ortasında 250 milyon çocuk yaşamaktadır. Son 10 yılda 2 buçuk milyondan fazla çocuk hayatını kaybetmiş, 15 milyondan fazla çocuk ise yaralanmış, sakat kalmıştır.” şeklinde konuştu.

Karamollaoğlu, Milli Görüşçüler olarak nerede yaşanırsa yaşansın, kimden gelirse gelsin, kimi hedef alırsa alsın silahsız masum insanlara yönelik her türlü saldırıyı şiddetle kınadıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Hayat hakkı en kutsal haktır, bizim inancımızda haksız yere bir masumu öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Ancak bugün batısıyla doğusuyla Müslümanıyla Hristiyanıyla uluslararası toplum bir samimiyet sınavıyla karşı karşıyadır. Akdeniz’de sahillere vuran çocukların cansız bedenleri yüreğimizi yakmıyorsa, mülteci çocuklara kapılarımızı dikenli tellerle kapatıyorsak, sığındıkları plastik botları, ölsünler diye Akdeniz’in karanlık sularına terk ediyorsak, ortada bir insanlık sorunu var demektir.”

Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın, 1991’de TBMM’de, “Hiç kimse İslam aleminin bugünkü dağınıklığından dolayı İslam Birliği kurulmayacak zannetmesin. Huzurlarınızda inanarak söylüyorum, Allah’ın izniyle İslam Birliği bir gün mutlaka kurulacaktır. Dünyanın bu gidişatı karşısında İslam Birliği kaçınılmaz bir zarurettir. Bunu burada söylüyor ve bütün dünyaya ilan ediyoruz.” şeklindeki konuşmasını hatırlatan Karamollaoğlu, İslam Birliği’nin mutlaka kurulacağını sözlerine ekledi.



Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Arslan:

IĞDIR (AA) – Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, “Kars demiryolunu Iğdır Dilucu, Nahçıvan üzerinden ta Pakistan’a oradan Çin’e bağlayacak ciddi bir koridora ihtiyacımız var. Onun için de Iğdır, demiryolunu hak ediyor. Bu projelerin de süreçlerini yürütüyoruz. İnşallah Iğdır bölünmüş yollarla tanıştığı gibi, sıcak asfalt ve havalimanı ile tanıştığı gibi hızlı trenle de tanışan illerimizden olacaktır. Bunun da gereğini hep beraber yapacağız.” dedi.

Bakan Arslan, çeşitli temasları kapsamında geldiği Iğdır Şehit Bülent Aydın Havalimanı’nda, Vali Ahmet Turgay Alpman, AK Parti Iğdır Milletvekili Nurettin Aras, AK Parti Iğdır İl Başkanı Ahmet Tutulmaz, il protokolü ve partililerce karşılandı.

Daha sonra Tuzluca ilçesine geçen ve esnaf ziyaretinde bulunarak, sorunlarını dinleyen Arslan, vatandaşların ramazan ayını tebrik etti.

Arslan daha sonra Karakoyunlu Kaymakamlığını ziyaret ederek, vekaleten kaymakamlık görevini yürüten Vali Yardımcısı Harun Yücel’den ilçe hakkında bilgi aldı.

Karakoyunlu Atatürk Parkı’nda vatandaşlara hitap eden Arslan, bu bölgenin kalkınması için hizmetlerin sürdüğünü söyledi.

Arslan, AK Parti olarak Iğdır’daki 10 kilometrelik bölünmüş yolu 172 kilometreye çıkardıklarını anlatarak “Tam 17 katına çıkarmış bulunmaktayız. Iğdır ve ilçelerinde hiç sıcak asfalt yokken 74 kilometreye çıkardık inşallah bir sonraki geldiğimizde en azından plakayı zikir etmiş oluruz. Iğdır’ın 76 olan plakasının üstüne çıkmamız lazım.” diye konuştu.

Kars’tan sonra Gürcistan sınırına giden bir tünel yaptıklarını aktaran Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ardahan’dan sonra Karadeniz’e giden Sahara geçit var orada bir tünel yapıyoruz. Amacımız ne? Bu bölgeden çıkan bir yük her yere kolay erişsin. Buraların ekonomisi, ticareti büyüsün. İran’dan çıkan bir yük başka güzergahtan değil Iğdır üzerinden Karadeniz ve Gürcistan’a gitsin. Nahçıvan’dan çıkan bir yük de Kars’tan Gürcistan’a yine aynı şekilde Karadeniz’e gitsin. Karadeniz ve Gürcistan’daki yük de gelsin Iğdır üzerinden Doğubayazıt, inşallah Tendürek’te de tünel yapacağız bunun sözünü vermiştim oradan Van, oradan Irak ve Suriye. Sorumluluğu büyük alınca ülkeyi ve ili düşünen birileri olunca fotoğrafı da artık büyük ortaya koyduk büyük projeler yapıyoruz.”

Arslan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Çin’de gerçekleştirilen programa değinerek, “Çin’den ta Avrupa’ya giden ciddi bir yük talebi var. Bizim hafızamızın alamayacağı kadar. Yüz milyonlarca ton. Sonuçta bu bir yerden geçecek, bir yerden geçmesi lazım. Onun için Bakü-Tiflis-Kars’ı yapıyoruz ama bu yetmiyor. Onlarla da görüştük, Azerbaycan ve İran ile de görüştük ve çalışmalar devam ediyor. Kars demiryolunu Iğdır Dilucu, Nahçıvan üzerinden ta Pakistan’a oradan Çin’e bağlayacak ciddi bir koridora ihtiyacımız var. Onun için de Iğdır, demiryolunu hak ediyor. Bu projelerinde süreçlerini yürütüyoruz. İnşallah Iğdır bölünmüş yollarla tanıştığı gibi, sıcak asfalt ve havalimanı ile tanıştığı gibi hızlı trenle de tanışan illerimizden olacaktır. Bunun da gereğini hep beraber yapacağız.” ifadelerini kullandı.

– İl Genel Meclisi seçimleri

Arslan, kentte 4 Haziran’da yapılacak İl Genel Meclisi seçimleri için destek isteyerek, şöyle devam etti:

“Bu seçim başka seçimlere benzemiyor. Bütün Türkiye’nin dikkatinin üzerinde olduğu bundan sonraki 2,5 senede de alacağımız hizmetlerle ilgili terazimizin tartısı olacak. Terazinin kefesine ne kadar ağırlık koyarsak karşı tarafa o kadar çok malzeme alma şansımız var. Bizim tartının ağırlık kefesi 4 Haziran’daki sonuçlar. O kefemizin inşallah güçlü olması lazım. Siz her zamanki gibi bizi güçlü bir şekilde destekleyin biz de sizi güçlü bir şekilde hizmet getirmeye devam edeceğiz.”

AK Parti’nin oylarını bölmek, HDP’nin güçlü çıkmasını sağlamak isteyenler olduğunu dile getiren Arslan, şunları kaydetti:

“Kusura bakmasın da HDP güçlü çıktığında bu ile ne kadar hizmet ettiğini bu ilin insanı çok iyi biliyor. Lütfen elinizin eriştiği, dilinizin döndüğü, kolunuzun uzandığı, şimdi kola da gerek yok bir telefon tuşuyla hal oluyor, nazınızın geçtiği herkese ‘Sakın ha tuzağa düşüp bir oyun boşa gitmesine izin vermeyin’ deyin.”

HDP’ye oy verenlerin bu partinin hizmetini gördüğünü belirten Arslan, “Hangi hizmeti yapılmayan hizmeti. İşçi Partisi şimdi oldu Vatan Partisi, gelmiş Iğdır’da meydanlara düşmüş. Bırak Iğdır’ı. Iğdır beraber olmuş, ‘Hizmetin peşinden gideceğim, bana hizmet edenleri seçeceğim’ diyor. Sen gelmişsin bölmeye çalışıyorsun. O yüzden bir oyun da kıymetini bilelim. Oyun bölünmesine izin vermeyin.” diye konuştu.

Arslan, konuşmaların ardından Karakoyunlu Gazi Yatılı Bölge Ortaokulu’nda verilen iftar programına katıldı.



zondag 28 mei 2017

Bosna Hersek'te şampiyon Zrinjski

SARAYBOSNA (AA) – Bosna Hersek 1. Futbol Ligi (Premijer Liga) Şampiyonluk Turu’nun son haftasında, evinde Sloboda’yı 3-0 yenen Zrinjski şampiyon oldu.

Mostar şehrindeki Bijeli Brijeg Stadı’nda oynanan karşılaşmada Zrinjski’nin gollerini 11 ve 42. dakikalarda Nemanja Bilbija, 59. dakikada ise Jasmin Mesanovic kaydetti.

Ligde son haftaya en yakın rakipleri Zeljeznicar ile Saraybosna’nın önünde giren Zrinjski, evinde elde ettiği bu galibiyetle puanını 64’e çıkararak, beşinci lig şampiyonluğunu elde etti.

Son haftaya kadar şampiyonluk yarışı içinde olan takımlardan Zeljeznicar, evinde Radnik’i 2-1 mağlup etti ve ligi 63 puanla ikinci sırada tamamladı. Saraybosna ise deplasmanda Krupa’ya 1-0 yenilerek, 59 puanda kaldı ve ligi üçüncü sırada bitirdi.

Olimpik ile Metalleghe ise ligden düşen takımlar olmuştu.



zaterdag 27 mei 2017

Futbol: Spor Toto Süper Lig

Stat: 3. İstanbul Başakşehir Fatih Terim

Hakemler: Halis Özkahya, Mehmet Cem Satman, Hakan Yemişken

Medipol Başakşehir: Ufuk Ceylan, Uğur Uçar (Dk. 73 Hakan Özmert), Yalçın Ayhan, Attamah, Alparslan Erdem, Holmen, Mahmut Tekdemir, Doka, İrfan Can Kahveci (Dk. 58 Mustafa Pektemek), Cengiz Ünder (Dk. 58 Visca), Napoleoni

Adanaspor: Karacic, Digao, Ramos, Didi, Mustafa Sami Can Keskin, Foguinho, Tevfik Altındağ, Ahmet Bahçıvan (Dk. 62 Koman), Cem Özdemir (Dk. 89 Yusuf Fırat Kaplan), Vinicius, Magaye (Dk. 80 Ahmet Dereli)

Goller: Dk. 12 Doka, Dk. 90+2 Napoleoni (Medipol Başakşehir), Dk. 30 Cem Özdemir (Adanaspor)

Kırmızı kart: Dk. 36 Doka (Medipol Başakşehir)

Sarı kartlar: Dk. 38 Emre Belözoğlu (Yedek kulübesinde), Dk. 39 Cengiz Ünder, Dk. 70 Holmen, Dk. 90+2 Napoleoni (Medipol Başakşehir), Dk. 54 Foguinho, Dk. 71 Didi (Adanaspor)

İSTANBUL (AA) – Spor Toto Süper Lig’in 33. haftasında Medipol Başakşehir, 90+2. dakikada attığı golle Adanaspor’u 2-1 yendi.

49. dakikada Medipol Başakşehir atağında Alparslan Erdem kaleyi cepheden gördüğü pozisyonda yaklaşık 30 metreden çok sert vurdu, üst direkten dönen topu Napoleoni ceza sahası içinde yakın mesafede önünde buldu. İtalyan futbolcu uygun pozisyonda kötü bir şut attı ve top yandan auta gitti.

56. dakikada gelişen Adanaspor atağında Digao’nun savunmanın arkasına attığı topa hareketlenen Vinicius, ceza sahası içinde bekletmeden şutunu attı, meşin yuvarlak az farkla üstten dışarıya çıktı.

59. dakikada konuk ekip mutlak bir fırsatı değerlendiremedi. Sağ kanattan hızla atağa kalkan Cem Özdemir, ceza sahasına hareketlenen Digao’ya pasını attı. Kaleciyle karşı karşıya kalan Digao’nun şutunda Ufuk Ceylan ayaklarıyla gole izin vermedi. Boşta kalan topu kontrol eden Digao, geriden gelen Ahmet Bahçıvan’a pasını attı. Ceza sahası içinde uygun pozisyonda olan Ahmet’in şutunda meşin yuvarlak üstten auta gitti.

64. dakikada Adanaspor bir kez daha gole çok yaklaştı. Digao ile verkaç yapan Vinicius, Medipol Başakşehir ceza sahası içinde topla buluştu. Bu futbolcunun sağ çaprazdan yerden sert şutunda top uzak kale direğinden oyun alanına döndü. Dönen topla buluşan Magaye’nin şutunda ise meşin yuvarlak taca çıktı.

78. dakikada bu kez ev sahibi takım gole yaklaştı. Mustafa Pektemek’in rakip ceza sahasına girmeden sert şutunda kaleci Karacic, tek yumruğuyla topu kornere çeldi.

90+2. dakikada Medipol Başakşehir öne geçti. Napoleoni, sol çaprazda topu kontrol etti, açısını düzeltti ve çok sert vurdu, meşin yuvarlak ağlarla buluştu: 2-1

Karşılaşma Medipol Başakşehir’in 2-1’lik üstünlüğü ile sona erdi.



Ekonomi Bakanı Zeybekci, Denizli'de

DENİZLİ (AA) – Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, büyüme ve ihracatta istedikleri sonuçları almaya başladıkları, cari faizlerle ilgili rahatlamaların görülmeye başlanacağını söyledi.

Bakan Zeybekci, Pamukkale ilçesi Atalar Mahallesi’nde Rezan İnceoğlu Acil Sağlık İstasyonu ile Ahmet Burhanettin İnceoğlu Aile Sağlığı Merkezi’nin açılış töreni öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Ekonomide son dönemde olumlu göstergeler alınmaya başlandığına işaret eden Zeybekci, Türkiye’nin “yayından çıkmış ok gibi” koyduğu hedefleri yakalamak üzere ilerleyeceğini söyledi.

Zeybekci, şöyle konuştu:

“2017 yılı inşallah bizim için gerek büyümede gerekse ihracatta istediğimiz sonuçları almaya başladığımız bir dönem olacak. Kısa vadede piyasadaki cari faizlerle ilgili de rahatlamaları görmeye başlayacağız. Özel sektör yatırımlarında çok güçlü bir şekilde yeniden canlanmanın başladığını göreceğiz. Kamu yatırımlarında da zaten çok önemli projeleri görüyoruz.

Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla tüm bakanlıkların 2023 hedeflerine doğru yeni planlarını da bitireceğiz. İnşallah yeni bir aşk, heyecan ve coşkuyla Türkiye, yayından çıkmış ok gibi yeni hedeflerine doğru yol kat edecektir.”

– Spekülasyona karşı önlem

Ramazanda gıda fiyatlarıyla ilgili bir soru üzerine ise Bakan Zeybekci, gıda fiyatlarında oynaklık sorununun önüne geçmek için bir dizi tedbir üzerinde çalışıldığını bildirdi.

Spekülatörlerin gıda fiyatları üzerinde oynamalarını engelleyecek en hızlı önlemin ürün arzını daha liberal hale getirmek olduğuna işaret eden Zeybekci, “Yani buradan kastım şu, gümrük duvarlarıyla ilgili hızlı hareketlenmenin, hızlı faaliyete geçebilmenin önünü açacağız. Bu da şu, ne zaman fiyat bir noktaya geldi, orada derhal gümrük fiyatları öyle bir noktada olacak ki bu piyasa yurt dışına da açılabilecek ve dolayısıyla spekülasyondan medet umanlara, spekülasyonla yüksek kar elde etmek isteyenlere meydan vermeyecek.” diye konuştu.

Gıda üretiminde belirsizlikleri ortadan kaldırmak için fire oranlarını düşürmek üzere çalışmalar da yapıldığını kaydeden Zeybekci, “Ürünlerin derhal soğuk zincire uygun bir şekilde elleçlenebilmesi, Türkiye’nin birçok yerinde depolanabilmesi ve soğuk zincirle nakliyesini teşvik eder hale geldik. Lisanslı depoculuğu yatırım teşvik sisteminin içine aldık. Bu ana tedbirleri konuşmak lazım. Ramazanda tabii ki bazı ürünlerde hareketlenme olabilir ama çok hızlı bir şekilde gereğini yapacak durumdayız ve yapıyoruz.” dedi.

– Denizli Şehir Hastanesi projesi

Bakan Zeybekci, açılış töreninde yaptığı konuşmada ise sağlıkta Türkiye’nin dünyanın parmakla gösterdiği kaliteye ulaştığını, Denizli’de ilçelerde bulunan hastanelerin dahi şehir merkezlerindeki hastanelerle aynı standarda ulaştığını kaydetti.

Denizli Şehir Hastanesinin 23 Haziran 2017’de resmi prosedürlerinin tamamlanacağını, haziran sonunda da yapımına başlanacağını belirten Zeybekci, bin yataklı planlanan bu hastaneye 200 yatak daha ilave edilmesinin düşünüldüğünü aktardı.

Konuşmaların ardından Rezan İnceoğlu Acil Sağlık İstasyonu ve Burhanettin İnceoğlu Aile Sağlığı Merkezi’nin açılış kurdelası kesildi.



vrijdag 26 mei 2017

“OKUYAMAMIŞ” ALLAME!

Bir ara MHP’den vekil olmuş…
“Vekillik”, sanki diplomalı meslek de, her yerde “eski MHP vekili” etiketiyle dolaşıyor!
Orda burada Bahçeli hakkında atıp tutarak gündemde kalmaya çalışıyor.
Oysa Ülkücü Hareket onu unutalı çoook olmuş!
OdaTV gibi sansasyon çanakçılarının kucağına da oturuveriyor:
“Ortalığı karıştıracak Bahçeli açıklaması!”
Vay anam be diyorsunuz, habere giriyorsunuz, bizim “okuyamamış allame”nin, “Bahçeli Başbakanla iktidar görüşmesi yaptı” diye uyduruk açıklamasıyla karşı karşıyasınız!
Şok! Şok! Ülkücüler yıkılıyor! Hatta ağlaşıyorlar!
Bir ara vekil olan Zeybek efendi de durur durur, “Başbuğ, o MİT ajanıdır dediydi” diye sallardı ortalığa…
Hepimiz ağlaşırdık, “liderimiz MİT’çiymiş” diye!
Hayal kırıklığı, hüzün, yalnızlık yaşardık!
Vay anasını be!
*
Biz şu “okuyamamış allame”ye bakalım biraz…
Bu allame, 2011’de AKP yalakası Kocabıyık ve Özgürel’le MHP’ye saldırılan SETA toplantısına katılan omurgasızlık örneğidir.
2013’te Habertürk’te, Yeni Şafakçı yandaş Tuna’nın bile yüzüne karşı “Sen gizli Ak Partilisin!” dediği adamdır!
2013’te bir televizyon kanalında teröre karşı “Srilanka modelini” teklif eden süper beyindir!
2016 Kasım’ında “Bahçeli, değişimin önünü kapatmak için başkanlık sistemini gündeme getirdi” diyen dahidir!
Meczup hain Fethullah’ın Abant toplantılarının müdavimlerindendir bu allame…
Burada “Ülkenin aydınlarının hassasiyetlerini ve demokratik tartışmalarını çok önemsiyor ve inanılmaz şekilde kıvanç duyuyorum” diyecek kadar devşirilmiştir.
Bahçeli düşmanlığına kapı kapı gezip devam etmek başlıca işi…
MHP’li vekillere kaset komplosu patladığında kanal kanal gezip halka ahlak dersleri vermeye kalkan zavallılık taciridir.
Sakallı Ahmet’in sözde Tarafsız Bölgesinde Ozan Arif’le birlikte Bahçeli’ye olmadık lafı eden adamdır.
Bu allame acaba, 6-7 yıl önce, Ankara-Yenimahalle’deki müşterileri meşhur bir restaurantta, Tantan’ın kendisini ne diye uyardığını hatırlıyor mu?
Orda bu cemaat kuşuna Tantan şunları söylüyor:
“Gittiğin yol, yol değil!”
Buna şahit de gösterelim, cemaatçi kankası sendikacı Ergün de yanındaydı…
Daha yazalım mı?
*
Bir ara Takvim’de çiziktirdiydi.
Perinçekgillerin kanalından eksik olmadı.
Malum zaman diliminde “paradigma değişimcisi” Ablasının eteğine yapışıp “Akşener’in MHP’nin başına geçmesi halinde parti, koalisyon ortağı olabilecek yüzdeye ulaşır” bile dedi!
Bu allame, “MHP’de gizli bir irade var” dedi, “3 Kasım 2002 seçim kararını ve 1 Kasım 2015 seçim kararını o irade aldırdı” kehanetinde bile bulundu.
Lakin Ülkücülerin şu soruyu soracağını hiç düşünemez:
“MHP divanında iken, MHP İstanbul milletvekili iken, sonra tekrar milletvekili adayı olurken MHP’deki o gizli irade yok muydu be adam?”
Ona cevabını hala veremediği en güzel soruyu MHP’li Semih Yalçın sormuştu: “Bahçeli’nin arkasında bilinmeyen bir irade olabileceğini iddia eden Okumuş’un arkasında hangi meçhul irade vardır?”
Ve ayrıca şunu eklemişti Yalçın:
“Okumuş’tan, eski İçişleri Bakanı Tantan’a MHP’nin de yer aldığı 57. Hükûmet döneminde 22 Ağustos 2001 günü sabaha karşı yapılan ‘Vurgun Operasyonu’nu sormasını ve bu konuda kendisinin neler bildiğini açıklamasını bekliyoruz.”
*
Şimdi bir kanalda yine uçmuş! Milletin gözünün içine baka baka…
“Bahçeli, Başbakan ile olan görüşme trafiği içerisinde iktidar ortağı olabilir miyim diye denedi”.
Vay be… Şok! Şok!
Üstelik…
Bahçeli, iktidar ortağı olamadığı için Erdoğan’ı FETÖ’nün siyasi ayağı üzerinden eleştirmeye başlamış!
“Okuyamamış allame” öyle diyo!
Öyle ya, 7 Haziran 2015’ten beri yedi düvelle çarpışan Bahçeli değildi…
15 Temmuz’daki ihanete kale gibi direnen Bahçeli değildi…
“Yenikapı ruhu” uğruna devletine sahip çıkan Bahçeli değildi!
Ey ar damarları iyice çatlamışlar güruhu!
Yeter artık, düşün yakamızdan, gidin gideceğiniz yere…
Bıktık bu iftira çamurundan, bıktık omurgasızlığınızdan, bıktık riyakârlığınızdan…

Mustafa Önder / Ülkü Gazetesi



Dursunbey MHP İlçe Başkanı ve Yönetimi Görevden Alındı

18 Mayıs’ta yapılan kongrede MHP Dursunbey İlçe Başkanı seçilen Ali Çıplak ve yönetimi, Genel Merkez tarafından görevden alındı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Dursunbey Teşkilatı Kongresi 18 Mayıs 2017’de yapıldı. Daha önce göreve getirilen Mustafa Sarnıç ve Ali Çıplak MHP İlçe Başkanı olmak için aday oldular. Yapılan kongre sonrası MHP İlçe Başkanı seçilen Ali Çıplak ve yönetimi, MHP Genel Merkezi tarafından fesih edildi.

Alınan bilgiye göre, MHP Genel Merkezi tarafından gönderilen yazıda, “Milliyetçi Hareket Partisi tüzüğünün 52. ve 54. maddelerinin başkanlık divanına tanıdığı yetkiye istinaden, tüzüğün 34. maddesi gereğince Milliyetçi Hareket Partisi Dursunbey İlçe Başkanı Ali Çıplak ve yönetimi fesih edilmiştir” denildi.

Genel Merkez tarafından Dursunbey İlçe teşkilatına Mustafa Sarnıç ve ekibinin yeniden atanması bekleniyor.



Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki:

KAYSERİ (AA) – Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “Eğer 17-25 Aralık’ta gözü açılmayan varsa, daha sonra ortaya konulan birtakım çirkinliklerden sonra gözü açılmayan varsa ve 15 Temmuz’dan sonra da gözü açılmayan varsa, onun insanlığından şüphe ederiz. Vatan hainliğiyle eştir bu durum.” dedi.

Özhaseki, Kayseri İç Anadolu Ağaçlandırma, Erozyonla Mücadele ve Dostluk Vakfı (İÇEM) tarafından düzenlenen, “15 Temmuz Şehitleri Anısına 248 bin Fidan Dikimi Töreni”ne katıldı.

Bakan Özhaseki, burada yaptığı konuşmada, 248 şehit adına 248 bin fidanın toprakla buluşmasının çok önemli olduğunu söyledi.

15 Temmuz’da hiç kimsenin ummadığı bir olayın olduğunu belirten Özhaseki, “Senelerce bu milletin içinde sinsice yaşayarak, gerçek yüzlerini ve niyetlerini saklayarak, insanları kandıran bu adi yapı, 15 Temmuz’da gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Acımasızca insanlara kurşun sıktılar, milletin meclisini bombaladılar ve şimdi de bulundukları konum itibarıyla Türkiye’nin aleyhine çalışan en önemli örgüt olarak işlerini yürütüyorlar.” diye konuştu.

“O güne kadar bazı insanlar bunların hizmet eri olduğuna inanmışlardı. Samimiyetle de destek vermişlerdi.” ifadesini kullanan Özhaseki, şöyle devam etti:

“Eğer 17-25 Aralık’ta gözü açılmayan varsa, daha sonra ortaya konulan birtakım çirkinliklerden sonra gözü açılmayan varsa ve 15 Temmuz’dan sonra da gözü açılmayan varsa, onun insanlığından şüphe ederiz. Vatan hainliğiyle eştir bu durum. Şu anda yurt dışında Türkiye’nin aleyhinde çalışan ve istihbarat örgütlerinden daha beter daha kötü bir yapı olarak faaliyetlerine devam ediyorlar. Hani siz fakir fukaranın çocuklarını okullarınızda okutup hizmet eri yapacaktınız? Hani siz hizmet ehliydiniz? Hani siz yurt dışında okullar açıp da Türk dostu yetiştiriyordunuz? Demek ki bunlar satılmış uşaklar. Amerika’nın kucağında oturan FETÖ denen o adi adam oradan ne emir verirse hala onda bir keramet vardır gibi yerine getiriyorlar. Onun safsatalarına inanıyorlar. Onun saçmalıklarını halen kutsuyorlar.”



Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki:

KAYSERİ (AA) – Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “Bilim adamlarının raporlarına göre, İstanbul’u bekleyen tehlike en geç 2030’da kapımızı çalacak. Bu depremin şiddeti de 7’den aşağı olmayacak. Böyle olursa başımıza gelecekleri bir düşünün. O yüzden hızlı davranıyoruz, acele etmeye çalışıyoruz. Kentsel dönüşüm hususunda birçok destekler, teşvikler veriyoruz.” dedi.

Özhaseki, Melikgazi Belediyesi tarafından kentsel dönüşüm projesi kapsamında Kazım Karabekir Mahallesi’nde yaptırılacak 184 konutun temel atma töreninde yaptığı konuşmada, Kayseri’de yıllardır güzel bir belediyecilik uygulandığını belirtti.

Kentin yüzde 50’si gecekondulardan oluşurken, altyapısı yokken, kaçak yapılarla doluyken yaklaşık 20 yıldır uygulanan belediyecilik sayesinde imarlı, Türkiye’nin en güzel şehirlerinden biri haline geldiğini vurgulayan Özhaseki, şöyle devam etti:

“Yıllarca emek verildi, kolay değil. Altyapısıyla uğraşıldı, üstyapısıyla uğraşıldı. Özellikle Melikgazi bölgesi, şehrin eski bölgesi olmasına rağmen bir-iki semti yeni oluşmuş, güzel, onun dışında neredeyse tamamıyla eski ev ve gecekonduydu. Eski evler için yeni bir proje, gecekondular için yeni bir proje ortaya konarak 20 yıldır mücadele edildi. Bu bölgelerde öncelikle ferdi tapu çalışması yapıldı. Ferdi tapu çalışması bile yaklaşık 10 sene sürdü. Müşterek mülkiyette kimsenin hareket edemediği ortamda ayrı ayrı bağımsız tapularını elde edip imara doğru açılan adımların yapılması çok kolay işler değildi. Hamdolsun şehirde altyapı bitti, üst yapı bitti. Sağda solda ufak tefek de kalsa gecekondular yok oluyor.”

– “Deprem bölgelerinde kentsel dönüşüm bir zorunluluk”

Özhaseki, Türkiye topraklarının yaklaşık yüzde 60’ının deprem bölgesi olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:

“Bu ülke elbette yerin üstünde binbir güzellikleri barındırmakla birlikte, yerin altında da bir tehlikeyi kendi içinde barındırıyor. Nüfusumuzun da yüzde 70’ten fazlası bu deprem bölgelerinde yaşıyor. Deprem bölgelerinde kentsel dönüşüm bir zorunluluk. Yani laf olsun diye yapılan bir iş değil. Özellikle 1999’dan önceki yönetmeliğe göre yapılan binaların neredeyse tamamının yenilenmesi lazım. Onun için proje geliştiriyoruz. Allah nasip ederse gelecek yıldan itibaren tüm Türkiye’de her yıl 500 bin bağımsız bölüm dönüşerek devam edecek. 15 sene boyunca devam ettirirsek eğer 7,5 milyon binayı değiştirmiş, dönüştürmüş olacağız. Depreme o zaman ‘hazırlıklıyız’ diyebileceğiz.”

Bilim adamlarının raporlarına göre İstanbul’u bekleyen tehlikenin en geç 2030’da kapıyı çalacağını ifade eden Özhaseki, “Bu depremin şiddeti de 7’den aşağı olmayacak. Böyle olursa başımıza gelecekleri bir düşünün. O yüzden hızlı davranıyoruz, acele etmeye çalışıyoruz. Kentsel dönüşüm hususunda birçok destekler, teşvikler veriyoruz. Yapılacak kentsel dönüşümün de doğru ve düzgün bir mantıkla yapılması, sosyal donatı alanlarının da mutlaka içerisinde yer alması gerekiyor. Bunun için bakanlık olarak düzenlemeler yapıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

– “Önümüzdeki günlerde çok büyük yatırımlar da olacak”

Mehmet Özhaseki, Türkiye’nin zor günlerden geçtiğine işaret ederek, “Son bir-iki yıldır yaşadığımız olaylar aslında Türkiye’nin bir varlık yokluk meselesi, bir beka meselesi. Geçtiğimiz bir yıl içinde atlattığımız badireler, geçmiş onlarca yıla bedel olabilecek kadar ve o yıllarda yaşanmış olaylardan çok daha önemli olaylar. Geçtiğimiz bir yıl içinde bu ülke, sınırlarının güvenliğini sağlamak için harbe girdi. Hamdolsun oralarda başarılı olduk. Şimdi ülkemizin güneydoğu bölgelerinde tehlike ortadan kalktı.” dedi.

Türkiye’nin 15 Temmuz’da önemli bir badire atlattığının altını çizen Bakan Özhaseki, şunları söyledi:

“Bu ülkede 35-40 yıldır darbe yapılmıyordu, darbe yapanlar da ‘post-modern darbe’ vesaire diyerek değişik kılıflar altında hukuki darbelerle işi sürdürmek istiyorlardı ve kimse ihtimal vermezken, herkesin içinde olan, herkesin tanıdığı ve 40 yıldır sinsice kendilerini gizleyen o grup, malum FETÖ, bir darbe girişiminde bulundu. Hamdolsun bunu da atlattık. Sonra PKK’lılarla müthiş bir mücadele verildi, geçtiğimiz bir yıl içinde. 10 binden fazla eli silahlı terör örgütü mensubu etkisiz hale getirildi. Ara ara şehitlerimiz geliyor, içimiz yanıyor, Allah’tan bir daha şehit haberi almamayı diliyoruz. İnşallah almayız ama bu ülkede bağımsız yaşayacaksak ve bayrağımız hür bir şekilde dalgalanacaksa ezanımız okunacaksa bunu da biliyoruz ki her zaman bu fitne örgütlere karşı dimdik ayakta olduğumuz sürece, şehitler de vereceğiz. İnşallah bundan sonra gelmez diye de dilekte bulunuyoruz.”

Geçen yıl batının ekonomik boğma hareketlerine de şahit olunduğunu belirten Özhaseki, “Hamdolsun onu da atlattık. İşlerimiz iyiye gidiyor. Geçtiğimiz yıl bunca badireye rağmen Avrupa ülkelerinin büyüme hızının tam iki misli büyüdük. Bu sene önümüz açık. İşlerin yavaş yavaş kıpırdadığından, hareketlendiğinden herkes bahsediyor. Önümüzdeki günlerde çok büyük yatırımlar da olacak. Bundan da istifade edeceğiz.” diye konuştu.

Konuşmaların ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Vali Süleyman Kamçı, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, milletvekilleri ve ilçe belediye başkanları 4 bloktan oluşan 184 konutun temelini attı.

Törenin ardından Özhaseki ve beraberindekiler, vatandaşlara aşure ikram etti.



Hakkari'deki terör saldırısı

HAKKARİ (AA) – Hakkari’nin Çukurca ilçesindeki terör saldırısında şehit düşen Uzman Çavuş Gökhan Peker için tören düzenlendi.

Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanlığında düzenlenen törende şehit Peker’in Türk bayrağına sarılı naaşı tören alanına getirilerek cenaze namazı kılındı.

Saygı duruşunun ardından şehidin öz geçmişi okundu.

Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Emre Tayanç, törende yaptığı konuşmada, kahraman ikiz kardeşlerin Hakkari gibi zor bir coğrafyada görev yaptığını söyledi.

İki kardeşin bölücü terör örgütüne, hainlere karşı mücadele ettiğini anlatan Tayanç, şunları belirtti:

“Bölücü terör örgütü ile sağlanan bir temasa müteakip alınan bir görev. Alınan göreve hiç yorgunluk emaresi göstermeden hırsla azimle giden kahramanlar, gittikleri görev yerinde pusu mevzisinde karşıdaki hain terör örgütünün düzenlediği kahpece el yapımı patlayıcı düzenekleri, o düzeneğin karşısında göğsünü gererek şehadet şerbetini içmiş bir kahraman. Burada ailesine, kardeşine, yakınlarına, sevenlerine sabır ve metanet diliyorum.”

Daha sonra şehidin naaşı, Hakkari’de görevli ikiz kardeşi Uzman Çavuş Ertan Peker, Tugay Komutanı Tayanç ve silah arkadaşlarınca memleketi Yozgat’a götürülmek üzere Van’a uğurlandı.

Tugay Komutanı Tayanç, şehidin ikiz kardeşi Peker’i teselli etmeye çalıştı. Kardeşinin naaşının taşındığı helikoptere binen Peker’e silah arkadaşları başsağlığında bulundu.

Törene Hakkari Vali Vekili Hasan Ongu, Belediye Başkan Vekili Cüneyt Epcim, Cumhuriyet Başsavcısı Altuğ Kürşat Şahin, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Ferdi Korkmaz ve İl Emniyet Müdürü Süleyman Suvat Dilberoğlu katıldı.

Çukurca’da Avuş Tepe bölgesinde teröristlerce tuzaklanan el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu Uzman Çavuş Gökhan Peker şehit düşmüş, 2 asker yaralanmıştı.



donderdag 25 mei 2017

Afyon Belediye Yüntaş'ta transfer

AFYONKARAHİSAR (AA) – Voleybol Efeler Ligi ekiplerinden Afyon Belediye Yüntaş, smaçör Mehmet Hacıoğlu, Berk Özbek ve libero Doğuş Yapıcı’yı transfer etti.

Efeler Ligi’nde baraj etabı maçlarında 6’da 6 yaparak ligde kalmayı başaran Afyon Belediye Yüntaş Voleybol Takımı, yeni sezonda iddialı bir takım oluşturmak için çalışmalara başladı.

Bu doğrultuda, TOFAŞ Spor Kulübünden smaçör Mehmet Hacıoğlu, Palandöken Spor Kulübünden libero Doğuş Yapıcı, Konya Büyükşehir Belediyespor’dan smaçör Berk Özbek’i renklerine bağladı.

Afyonkarahisar Belediyesinde düzenlenen imza törenine, Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, Afyon Belediye Yüntaş Kulübü Başkanı Abdullah Aydoğan ve yönetim kurulu Üyesi Burhan Kınay katıldı.

Transferlerin hem takım hem de sporcular için hayırlı olmasını dileyen Çoban, kazasız belasız bir lig geçirmeleri temennisinde bulundu.

Başkan Aydoğan ise bu sezon üst sıraları hedeflediklerini belirterek, bu doğrultuda transfer çalışmalarını sürdüğünü genç ve dinamik bir takım olacaklarını ifade etti.

Başarılı sporcular Mehmet Hacıoğlu 2, Doğuş Yapıcı ve Berk Özbek ise kendilerini 1 yıllığına mor-beyazlı renklere bağlayan sözleşmeye imza attı.



Yunanistan'da eski başbakanlardan Papadimos'a bombalı saldırı

ATİNA (AA) – Yunanistan’ın başkenti Atina’da, eski başbakanlardan Lukas Papadimos’a bombalı saldırı düzenlendi.

Papadimos’un içinde bulunduğu otomobilde seyir halindeyken patlama meydana geldi. Patlama sonucu ağır yaralanan Papadimos ve araçta bulunan 2 kişi Atina Evangelismos Hastanesine kaldırıldı. Göğsünden ve bacaklarından yaralandığı öğrenilen Papadimos’un ameliyata alındığı bildirildi.

Yerel basında çıkan haberlerde, Papadimos’un kendisine gönderilen bir dosyayı açması sonucu patlamanın yaşandığı ileri sürüldü.

Görgü tanıklarının ifadelerine göre, Atina kent merkezindeki 3 Eylül Caddesi’nde yaşanan patlama nedeniyle Papadimos’a tahsis edilen zırhlı aracının camları kırıldı. Ayrıca aracın alt kısmından yoğun duman çıktığı görüldü.

Patlamanın meydana geldiği caddeyi kontrol altına alan polis olay yerinde incelemelerini sürdürüyor.

Atina’da bir süre önce bazı devlet kurumlarına ve Avrupalı liderlere iletilmek üzere postaya verilmiş şüpheli paketler ele geçirilmişti. Atina’dan gönderildiği belirlenen paketleri “Ateş Hücreleri Komplosu” isimli örgüt üstlenmişti.



Gine Devlet Başkanı Conde Mısır'da

KAHİRE (AA) – Resmi temaslarda bulunmak üzere Mısır’a gelen Gine Devlet Başkanı Alpha Conde, Cumhurbaşkanı Abdufettah es-Sisi ile başkent Kahire’deki İttihadiye Sarayı’nda bir araya geldi.

Görüşmenin ardından düzenledikleri ortak basın toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Sisi, teröre karşı mücadelede, “Sahil-Sahra Devletleri Topluluğu” ile iş birliği ve koordine konusunda fikir birliğine vardıklarını söyledi.

Gine Devlet Başkanı Conde ise Afrika’da Birleşmiş Milletler Barış Gücü yerine Afrika Birliği’ne bağlı güvenlik güçlerinin görev yapmasını temenni ettiğini dile getirerek, dışa bağlılığın sonlandırılması ve maliyetlerin azaltılması için bu adımın gerekli olduğunu kaydetti.

Afrika Birliği’ne dışarıdan müdahalelerin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Conde, “Afrika’da birliğin sağlanabilmesi ve Afrika Birliği’nin görevlerini yerine getirebilmesi için reformlara ihtiyaç var.” dedi.

Sisi’nin sözünü ettiği Sahil-Sahra Devletleri Topluluğu (CEN-SAD), Libya’nın başkenti Trablus’ta 4 Şubat 1998’de Libya, Mali, Nijer, Sudan, Cad ve Burkina Faso’dan oluşan 6 devletin katılımıyla kurulmuştu. Topluluğun halen Afrika ve Arap ülkelerinden oluşan 23 üyesi bulunuyor.

Afrika Birliği üyesi ülkeler Afrika Barış Gücü oluşturmak için yıllar önce harekete geçti ancak henüz bu konuda başarı sağlanamadı.

Resmi bir ziyaret için dün akşam Mısır’a gelen Gine Devlet Başkanı Conde’nin bugün ülkeden ayrılması bekleniyor.



woensdag 24 mei 2017

Adalet Bakanı Bozdağ hakkındaki gensoru önergesi

TBMM (AA) – Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Yargının siyasallaşmasında en çok zarar gören parti biziz. Bizim partimize siyasallaşmış yargı kapatma davası açtı, bakanlarımıza, hükümetimize kumpas kurdu. En büyük bedeli biz ödedik. Onun için yargıya siyaset bulaşmasın diye uğraşıyoruz.” dedi.

Bakan Bozdağ, TBMM Genel Kurulu’nda, CHP’nin kendisi hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmamasına ilişkin görüşmeler sırasında söz aldı.

Gensoru önergesine ilişkin konuşmalarda bir algı oluşturmak yerine, Türkiye’de hukuk devletinin, adaletin ve yargının enine boyuna tartışılmış olmasını dilediğini ifade eden Bozdağ, ancak böyle bir fırsatın oluşturulamadığını belirtti.

Gensoru önergesinin pek çok yanlışları bulunduğunu anlatan Bozdağ, hakimlerin ve yargının bağımsızlığı ile diğer hususların birbirine karıştırılmaması gerektiğini vurguladı.

Bozdağ, “Daha hakim olmamış kişileri, hakim, savcı adaylık sınavına giren kişileri hakim olarak nitelemek ondan sonra bunların bağımsızlığını tartışmaya açmak büyük bir haksızlıktır, yanlıştır.” diye konuştu.

Anayasanın 138. maddesinin mahkemelerin bağımsızlığını düzenlediğine işaret eden Bozdağ, hakimlerin görevlerinde bağımsız olduğunu, anayasaya, kanuna ve hukuka uygun vicdanı kanaatlerine göre hüküm verdiklerini belirtti.

Bozdağ, anayasanın hiçbir organ, makam, merci ya da kişinin yargı yetkisini kullanmada hakimlere, mahkemelere emir ve talimat veremeyeceğini de açıkça ortaya koyduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Görülmekte olan bir dava hakkında, yasama meclisinde yasama yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunamaz. Bu da Meclis’i bağlayan bir başka konu. Ama maalesef TBMM’de, görülen pek çok davayla ilgili hakimleri, savcıları haksız yere suçlayan, onlara hakaret eden pek çok konuşmalara hem bu kürsüden hem grupta hem de başka platformlarda şahit oluyoruz. Esas yargı bağımsızlığına yapılan müdahale tam da budur. Bunu en çok yapanları herkes biliyor. Kendi istediği gibi karar veren hakimleri dürüst hakim, namuslu hakim, bağımsız hakim, arzu etmediği şekilde karar verenleri kötü hakim, namuslarıyla iffetleriyle alay edecek ve onlara iftira edecek derecede suç işleyecek biçimde suçlanan bir hakim yapıyoruz. Ondan sonra da kalkıp konuşuyoruz. Ben diyorum ki önce hepimiz hakimlere, savcılara, yargı görevini yapanlara saygı duymamız lazım.”

-“Yalan söylüyorsunuz, iftira atıyorsunuz”

“900 hakim aldı, 800’ü AK Parti’li çıktı” şeklinde bir iddianın konu edildiğini ifade eden Bozdağ, bu iddianın sahiplerinin 800 hakimin kim olduğunu açıklaması gerektiğini bildirdi.

Bozdağ, şunları söyledi:

“800 AK Parti’li hakim varsa namuslu ve dürüst olan biri, bunları dağıtır, millete gösterir. 800 hakim, savcı adayının adını istiyorum. Parlamentoda söylüyorum, siz bu isimleri verin, ben bu saatten itibaren milletvekilliğinden istifa ediyorum. Namuslu, dürüst bir insansanız siz istifa ediyor musunuz? 800’ü AK Parti’lidir diye algı operasyonu yapmak dürüst bir siyasetçiye yakışmaz. Dürüstseniz getireceksiniz. Burada iki, üç isim vermek değil, 800 ismi buraya koyacaksınız. Yalan söylüyorsunuz, iftira atıyorsunuz.”

İddialara konu edilen kişilerin hakim veya savcı değil, hakim ve savcı adayı olduklarını ifade eden Bozdağ, hakim ve savcı adayı olmak için kuralların anayasa ve yasalarla belirlendiğini kaydetti.

– “Liyakata baktık”

Bakan Bozdağ, hakim ve savcı olmak için mesleki yeterlilik dışında hiçbir şart aranmadığını bildirerek, eşitlik ilkesine uyulacağı, kişilerin siyasi görüşü, inancı ya da cinsiyetine bakılamayacağının yasa ile hüküm altına alındığını anımsattı.

AK Parti iktidarı olarak bunu yaptıklarını kişilerin siyasi görüşüne asla bakmadıklarını sadece mesleki yeterlilikleri, liyakatı ile ilgilendiklerini aktaran Bozdağ, bu kuruldan asla ayrılmadıklarını vurguladı.

Bozdağ, ayrıca 18 yaşını dolduran herkesin bir siyasi partiye üye olabileceğini hatırlattı.

Hakim ve savcı adaylarının, çeşitli kademelerden geçtikten sonra sonra hakim ve savcı olabildiğine dikkati çeken Bozdağ, kanunun bu şekilde olduğunu, kendilerinin de kanunu uyguladıklarını belirtti.

Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:

“Son sınavda kazananların içerisinde her partide geçmişte siyaset yapmış insanlar var. Onları niye açıklamadınız. Parti üyelikleri var. Şu anda üye değil ama geçmişte olmuş. Ben açıklamam, çünkü insanların siyasal görüşüne bakmadık, liyakate baktık. Siyaseten kormayın bu kadar. Yargının siyasallaşmasında en çok zarar gören parti biziz. Bizim partimize siyasallaşmış yargı kapatma davası açtı. Bizim bakanlarımıza, hükümetimize siyasallaşmış yargı kumpas kurdu. En büyük bedeli biz ödedik. Onun için ‘yargıya siyaset bulaşmasın’ diye biz uğraşıyoruz. Yasayı değiştirdik. Siyasete giren hakim ve savcıların mesleğe dönüşünü biz kapattık. Siyasete bulaşan buraya gelmesin diye.”

(Sürecek)



İlden İle Gönül Köprüsü Futbol Turnuvası sona erdi

VAN (AA) – Başbakanlık tarafından desteklenen ve Van Küresünniler Tarih ve Kültür Araştırma Derneği’nce düzenlenen “İlden İle Gönül Köprüsü Futbol Turnuvası”nın finali yapıldı.

Van Şehir Stadı’nda gerçekleştirilen turnuvanın final maçına, Galatasaray ve milli takımın tecrübeli futbolcusu Selçuk İnan ile ses sanatçısı Murat Kekilli de katıldı.

Turnuvanın finali kırmızı ve beyaz takımlarının maçıyla başladı. Selçuk İnan, karşılaşma öncesi her iki takım oyuncularını kutladı.

Başbakan Danışmanı Adnan İnanç, Van Valisi İbrahim Taşyapan, Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal, İl Milli Eğitim Müdürü Kıyasettin Kırekin, ses sanatçısı Murat Kekilli ve Küresünniler Derneği Başkanı Bilal Yücebaş gibi isimler beyaz takım formasını giydi.

Gevaş Belediye Başkanı Sinan Hakan, Van Büyükşehir Belediyespor Gençlik Gelişim Teknik Sorumlusu Turgay Karatekin ve çok sayıda kamu kurum kuruluş müdürü ise kırmızı takımda yer aldı.

Kırmızı takımın 3-1 kazandığı maç sonrası gazetecilere açıklamalarda bulunan dernek başkanı Yücebaş, turnuvanın dostluk ve kardeşliğe katkı sağlamak amacıyla gerçekleştirildiğini söyledi.

Van’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Selçuk İnan, Başbakanlığın desteklediği etkinliğin önemine değindi.

Burada insanlarla tanışmanın kendisi açısından önemli bir ayrıcalık olduğunu aktaran Selçuk, “Van’daki çok sayıda çocuk ve genci spora teşvik etmek için burada bulundum. Bu bir projeydi. Bana göre bu projelerin daha da artması gerekiyor. Buradaki çocukları biraz olsun sevindirebildiysek ve spora teşvik edebildiysek, ne mutlu bize. Mutlu ve gururluyum.” diye konuştu.



TBMM Genel Kurulu

TBMM (AA) – İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “PKK’nın HDP’yi nasıl kullandığını hep beraber görüyoruz ve biliyoruz. CHP’ye söylüyorum; aynı yoldan yürümeyin. DHKP/C’nin CHP’yi kullanmasına izin vermeyin.” dedi.

Soylu, TBMM Genel Kurulunda CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş’ın Nuriye Gülmen ile birlikte tutuklanan Semih Özakça’nın annesinin polis müdahalesi sırasında çekilmiş bir fotoğrafına atfen yaptığı değerlendirmeye verdiği cevapta polisin, jandarmanın, korucuların genel görevinin hem kamu güvenliği tesis etmek hem de ülkenin huzur ve güvenini sağlayabilmek olduğunu söyledi.

Siyasetin temel görevinin ise teröre alet olmamak olduğunu ifade eden Soylu, şunları kaydetti:

“Birkaç gündür gerek Yüksel Caddesi gerekse diğer yerlerde yaşananları hep beraber takip ediyoruz. KHK ile birlikte kendi iş yerlerinden terör örgütü mensubu olmak suretiyle atılan iki kişiden bahsediyoruz. Bu iki kişi DHKP/C mensubudur. 2012’den itibaren DHKP/C örgütü mensubu olması sebebiyle defalarca gözaltına alınmışlardır. En son İstanbul’daki DHKP/C operasyonunda bir babanın feryadını hep beraber dinledik. Kızını örgüttün kurtaramayan, bunun için örgütün işkencesine maruz kalan bir babanın feryadını dinledik.

Bizim hep beraber görevimiz, bu örgütlerin bizi kullanmamasıdır. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum; PKK’nın HDP’yi nasıl kullandığını hep beraber görüyoruz ve biliyoruz. CHP’ye söylüyorum; aynı yoldan yürümeyin. DHKP/C’nin CHP’yi kullanmasına izin vermeyin. Yapmanız gereken, bu yargının ortaya koyacağı kararı beklemektir. Sonra KHK ile birlikte işine son verilenlerle ilgili yeni bir kurul var. Bu kurul değerlendirmelerini ortaya koyacak. Çektiğimiz sıkıntıları tekrar çekmemek ve güvenlik görevlilerimize bu konuda haksız ithamda bulunmak çok yanlıştır.”

HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, sataşmadan söz isteyerek, insanların, haklarında hüküm olmadan hüküm giymiş gibi değerlendirilemeyeceğini söyledi.

İçişleri Bakanının bu kişilerle ilgili “hüküm verdiğini” belirten Kerestecioğlu, “Ama İçişleri Bakanının tarzı bu. Bu ülke insanına azap etmek. Gerçekten bu ülke insanı artık huzur istiyor, barış istiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba da “Bu insanlar 2012’den beri teröristse niye sokakta geziyordu?” diye sordu.

“Bu insanlar sokağa çıkıp AKP’nin gerçek yüzünü gösterdiği zaman terörist oldu.” diyen Ağbaba, “Geçmişte İlker Başbuğ’a, Hanefi Avcı’ya, Mehmet Haberal’a, Mustafa Balbay’a ‘terörist’ diyen sizdiniz. Onlar çıkınca, utanmadan ‘Bizi kandırdılar’ diyen yine sizsiniz. Bu insanlar ekmekleri için eylem yapıyorlar. Haklarında soruşturma yok.” diye konuştu.

AK Parti İzmir Milletvekili Hamza Dağ da “Mazlum-Der’in son zamanlarda bir örgütün arka bahçesi haline gelmiş olması bizim içimizde olumsuz bir ukdedir.” değerlendirmesinde bulundu.



“Anadolu Ajansı bir haber fabrikasıdır”

ANKARA (AA) – Anadolu Ajansı (AA) İnsan Kaynakları ve İdari İşler Direktörü Rıdvan Duran, Anadolu Ajansının bir haber fabrikası olduğunu belirterek, “Bugün Türkiye’de ulusal gazetelerde yayımlanan fotoğrafların yüzde 63’ü, haberlerin ise yüzde 40’ı AA’nın haber ve fotoğraflarından oluşuyor. Bu oran eskiden daha düşüktü, şimdi hızla artmaya başladı.” dedi.

Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nce düzenlenen “4. Genç İletişimciler Buluşması” Genel Müdürlüğün Konferans Salonu’nda yapıldı.

Duran, Konya Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerine AA’nın çalışmaları ve haberlerine ilişkin bilgi verdi.

Anadolu Ajansının 1920 yılında genç Türkiye’nin kuruluşunu dünyaya anlatsın diye kurulduğunu belirten Duran, “İnşallah 2020 yılında 100’üncü yılını kutlayacağız.” diye konuştu.

AA’nın bir devlet kuruluşu olarak bilindiğini anlatan Rıdvan Duran, şöyle devam etti:

“Ama değil. Çalışanlarının kamu işçisi olmadığı bir kuruluştur. Yani biz kamu kuruluşu değiliz. Bunun önemli hassasiyeti nedir? Yurt dışında eğer sizi ‘devlet ajansı’ olarak tanımlıyorlarsa, sizin bağımsızlık, tarafsızlık sorununuz oluyor. Dolayısıyla daha ilk kuruluşunda, Atatürk şahıslar üzerinden kurduruyor ajansı, yıllar içerisinde de devlete hizmet veren, devlet ortaklı ama çoğunluk hissesi devlette ortak olmayan bir anonim şirketiz.”​

Dünyadaki en etkin uluslararası haber ajanslarından biri olma yolunda hızla ilerleyen AA’nın günde ortalama bin 190 haber, 2 bin 300 fotoğraf, 310 videolu görüntü ürettiğini ve 11 dilde yayın yaptığını ifade eden Duran, şunları söyledi:

“Anadolu Ajansı bir haber fabrikasıdır. Bugün Türkiye’de ulusal gazetelerde yayınlanan fotoğrafların yüzde 63’ü, haberlerin ise yüzde 40’ı AA’nın haber ve fotoğraflarından oluşuyor. Bu oran eskiden daha düşüktü, şimdi hızla artmaya başladı. Basın, ajans haberciliğine dönüyor. Gönül ister ki her gazetenin kendi muhabirleri olsun, gazeteler kendi haberlerini üretsinler. Dünyada ve Türkiye’de gazetelerin mali yükü taşımaları zorlaştığından, ajans haberciliğine dönüyor habercilik.”

– “İspanyolca ve Endonezce haber yapacağız”

35 ülkede ofisi, 86 ülkede temsilciliği bulunan AA’nın 7 gün 24 saat haber ürettiğine işaret eden Duran, 45 ülkenin ajansın abonesi olduğunu bildirdi.

“11 dilde yayın yapmanın öneminin farkındayız. 2 dilde daha yayına başlayacağız. İspanyolca ve Endonezce haber yapacağız. Hazırlıklarına başladık.” diyen Duran, yeni medya haberleri, haber paketleri, Editör Masası, Istanbul Photo Awards ve AA Yılın Fotoğraf Oylaması, Haber Akademisi ile savaş muhabirliği eğitimine ilişkin öğrencilere bilgi verdi.

– “Medya algı operasyonlarının yapıldığı en önemli müessesedir”

AA İnsan Kaynakları ve İdari İşler Direktörü Duran, gazeteciliğin bazı ülkelerde en muteber meslek olarak görüldüğünü vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:

“2013’te Mısır’da Mursi devrildi. Sisi iktidara geldi. O dönemde Tahrir Meydanı’nda 15-20 bin insan Mursi aleyhinde toplanmıştı. Bütün haber ajansları yayın yapıyordu. Halbuki biraz ötesinde Rabia Meydanı vardı ve 200 binin üzerinde insan oradaydı. Dünya bunu bilmiyordu. İlk defa AA naklen yayın cihazlarını Rabia Meydanı’na kurdu. Abone olan olmayan herkese açtı. Sonrasında haber ajansları oraya dönmek zorunda kaldı. Çok kutsal bir meslek gazetecilik ama işi layıkıyla yapabilirsek.”

AA’nın güvenilir haberin merkezi olduğunu belirten Duran, “Anadolu Ajansı haberleri mahkemelerde delil kabul ediliyor.” dedi.

– “Gazeteciliği kutsal bir meslek olarak görüyorum”

Öğrencilere üniversitenin son sınıfında serbest haberciliğe girmeleri ve dil öğrenmeleri tavsiyesinde bulunan Duran, öğrencilerin habercilik ve AA’ya ilişkin sorularını da yanıtladı.

AA’nın haberlerde manipülasyon alanı bulunmadığını ve tarafsız bir üslupla abonelerine haber sunduğunu aktaran Duran, “Gazeteciliği kutsal bir meslek olarak görüyorum. Gazetecilik, gerçekleri ortaya koyma konusunda, tarafsız kalarak insanları aydınlatan, bilgi veren kutsal bir meslek.” diye konuştu.



Türk kahvesine “standart” aranıyor

İSTANBUL (AA) – Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği (TKKAD) Başkan Yardımcısı Osman Serim, dünyanın farklı coğrafyalarında var olmasına rağmen, 500 yıllık köklü bir geleneği olan Türk kahvesinin, evrensel olarak kabul gören bir standardının bulunmadığını belirterek, “Uluslararası platformda diğer kahve hazırlama yöntemleriyle doğal olarak bir rekabet içinde bulunan Türk kahvesi geleneğinin yanlış tanıtılmasına yol açan bu eksikliği gidermeye çalışıyoruz.” dedi.

“Türk Kahvesi Kültürü ve Geleneği” adı altında 2013 yılında UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesine giren Türk kahvesi için standart çalışması yapılması amacıyla “standart arama” çalıştayı düzenleniyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde, Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin katkılarıyla TKKAD organizasyonuyla Mutfak Sanatları Akademisinin (MSA) Maslak’taki eğitim merkezinde gerçekleşen çalıştayın sonunda esasların belirlenerek “Türk Kahvesi Standartları” mutabakat metninin ortaya çıkarılması planlanıyor.

Türk kahvesi için “ilk” kez bir standart çalışmasının yapıldığı çalıştaya, Gaziantep Büyükşehir Belediyesinden yetkililer, akademisyenler, Türk kahvesi alanında otorite kabul edilen ticari ya da kültürel faaliyet gösteren özel ve tüzel kişilerin temsilcileri ve kahve severler katılıyor.

– “Türk kahvesinin standardının bulunmaması haksız rekabete neden oluyor”

Çalıştayda konuşan TKKAD Başkan Yardımcısı Serim, dünyanın farklı coğrafyalarında var olmasına rağmen, 500 yıllık köklü bir geleneği olan Türk kahvesinin evrensel olarak kabul gören bir standardının bulunmadığına dikkati çekerek, “Uluslararası platformda diğer kahve hazırlama yöntemleriyle doğal olarak bir rekabet içinde bulunan Türk kahvesi geleneğimizin yanlış tanıtılmasına yol açan bu eksikliği gidermeye çalışıyoruz.” dedi.

Serim, Türk kahvesinin evrensel olarak kabul gören bir standardının bulunmamasının, kahvenin giderek bir ekonomik önem kazandığı dünyada, bu alanda faaliyet gösteren firmalara ticari bir engel oluşturarak haksız rekabete neden olduğunu anlatarak, “Uluslararası camiada zaten bilinen ve tüketilen Türk kahvesinin UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne kaydettirilmesiyle, standartlarının belirlenmesi ve bu standartların ticari kişi ve kurumların menfaatlerinin korunması açısından uluslararası alanda tanınması gerekliliği doğmuştur.” ifadesini kullandı.

Osman Serim, çalıştayın amacının, Türk kahvesinin standartlarının belirlenmesi ve bu standartların ülkenin konu ile iştigal eden ticari kişi ve kurumlarının menfaatlerinin korunması açısından uluslararası alanda tanınması ve kabul edilmesini sağlamak olduğunu bildirildi.

Çalıştayda, Türk kahvesine dönüştürülecek yeşil kahvenin menşeleri ve yeşil kahve işleme yöntemleri, kavurma ve öğütme, pişirme ve servis, endüstriyel boyut konuları da ele alınıyor.

Çalıştay, grup çalışmalarının değerlendirilmesinin ardından sonuç bildirgesi ile sona erecek.



Erasmus'un 30. Yılı Kutlama Etkinliği

İSTANBUL (AA) – Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Türkiye’nde bin kişiye 0,4 doktoralı insan düştüğünü ve bunun iyi bir oran olmadığını belirterek, “AB ortalamasına bakıldığında bunun 1,5 olduğunu görüyoruz. YÖK olarak Türkiye için bin kişiye 1 doktoralı insan hedefinin ortaya konulmasının gerçekçi, ulaşılabilir, yönetilebilir bir hedef olduğunun tespitini yapıyoruz.” dedi.

Prof. Dr. Saraç, İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında, Erasmus’un 30. Yılı Kutlama Etkinliği’nin açılışında, Erasmus Programı’nın, Yükseköğretim Kurulu, Avrupa Birliği Bakanlığı, AB Türkiye Delegasyonu ve Ulusal Ajans’ın ortak çalışmaları, üniversitelerin katkılarıyla gerçekleştiğini söyledi.

Türk yüksek öğretimi olarak bilimin evrensel değerlerine inandıklarını dile getiren Saraç, şöyle konuştu:

“Bu değerlerin dünya bilim tarihinde yerleşmesinde kadim geçmişimizin, geniş coğrafyamızın kültürlerinin payının altını çizerek bu payı daha da görünür kılmak istiyoruz. Bunu hem bilimsel birikimimizi daha iyi sergileyerek, hem de ulusal, bilimsel değerlerimize desteği artırarak yapmaktayız. Üniversite sistemi güçlü olmayan bir ülkenin onu yarınlara taşıyacak bir sanayisi, teknolojisi, tıbbı, eğitimi, sanatı ve adalet sistemi olamaz.”

Güçlü, istikrarlı ve huzurlu Türkiye’nin gençliğini dünya standartlarında bir donanımla yetiştirmek için çaba gösterdiklerini vurgulayan Saraç, bütün bu kavramlar için dünyaya ve Avrupa’ya açılan bir gençlik açısından Erasmus programlarını da son derece önemsediklerini ifade etti.

Saraç, ülkenin geleceğinin inşasında yetiştirecekleri genç nesillerin fikirlerinin ve ürettiklerinin en önemli rolü oynayacağını, Türk yüksek öğretiminin görevinin de bu gençliği güçlü, özgür ve saygın fikirlerle donatmak olacağını vurguladı.

– “Öğretim elemanı sayımız 150 bini geçti”

YÖK’ün işleyişi hakkında katılımcılara bilgi veren Saraç, YÖK’ün yüksek öğretim alanındaki uluslararası pek çok örgüte üye olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Türk yüksek öğretim sisteminin genişlemesine baktığımızda son dönemde bu genişlemenin büyümeyle tabir edilmekten çok daha öte bir tarzda bir sıçrama yaşadığını söylememiz icap ediyor. 2001 yılında, 75 olan yüksek öğretim kurumu sayımız son dönemde 182’ye, öğrenci sayımız ise 7 milyon 200 bine dayanmıştır. Bu sayı pek çok Avrupa ülkesinin toplam nüfusunun üzerindedir. Öğretim elemanı sayımız ise 150 bini geçmiştir. Bu sayı her gün daha da artmaktadır. Bu sayıyla, bölgenin Rusya’dan sonraki en büyük ikinci ülkesi olma durumundayız.”

Yüksek öğretim sistemindeki kurumsal yapıların yıllar bazında artış hızına değinen Saraç, “2017 yılı hariç devamlı bir yükseliş söz konusu. 2017’deki bu düşüşün sebebi, sıra dışı bir hadise. Bazı vakıf üniversitelerinin kapatılması söz konusu. Toplamda 182 yüksek öğretim kurumunun 111’i devlet üniversitesi, 65’i kar amacı gütmeme şartının ön görüldüğü vakıf üniversitesi. 6’sı da müstakil meslek yüksekokulundan oluşuyor.” değerlendirmesini yaptı.

– “Yabancı öğrenci sayısı 110 bin”

Uluslararası öğrencilerin sayısının, her geçen yıl daha da arttığını dile getiren Saraç, buradaki artış itibarıyla da Türkiye’nin, Avrupa yüksek öğretim alanında, uluslararası öğrenci sayısı en hızlı artan ülke olduğunu söyledi.

Türkiye’de 2017 yılında öğrenim gören yabancı öğrenci sayısının 110 bin olduğunu ifade eden Saraç, doktora için Türkiye’ye gelen öğrenci sayısında da artış yaşandığını, bunun da nitelikli uluslararası öğrencilerin Türkiye’yi tercih etmeye başladığının bir ifadesi olduğunu vurguladı.

Saraç, en fazla öğrenci gönderen ülkeler arasında Azerbaycan, Suriye, Türkmenistan, Irak, Kırgızistan, İran, Afganistan, Yunanistan, Kazakistan, Libya’nın yer aldığını belirterek, şöyle devam etti:

“Türk öğretim sisteminde son 2-2,5 yıldır bir takım şeyler oluyor, bir kıpırdanma, bir hareketlilik var. Bu hareketlilik acaba sayıları yönetmek midir? Yoksa sayıları yönetmenin ötesinde bu hareketlilik, belli bir düşünceye, zihniyete, felsefi bir bakış açısına dayanmakta mıdır? Bu sorunun cevabını şu şekilde verebiliriz, son 2-2,5 yılı bulan bir süre içerisinde Türk yüksek öğretim sisteminde yeni kavramlar getirdik. Bunların başında misyon farklılaşması geliyor ve ihtisaslaşma. Türk yüksek öğretim sistemini, bu ihtisaslaşma ana kavramı tabii ki kaliteden ödün vermeksizin öncelikli alanlar, doktoralı insan gücünü arttırma gibi mefhumlarla yeniden şekillendiriyoruz. Bu misyon farklılaşmasının, ihtisaslaşmanın performansa dayalı bir rekabete dönüşmesini istiyoruz. Bu misyon farklılaşmasının, rekabetten uzak bir şekilde gerçekleşmesinin, başlayan projenin bir başarısızlığa mahkum olacağını çok iyi bildiğimiz için başarının ancak rekabetten doğacağının da farkında olduğumuz için buna rekabetin eşlik etmesini istiyoruz. Kurgularımız o istikamette. Elbette üçüncü aşamada da bu rekabetten sonra başarılı örneklere, başarılı kurumsal yapıların da bir kurumsal otonomiye, bir esnek yönetişim sistemine kavuşmasını da hedefliyoruz. Birinci ve ikinci aşamalar doğrudan doğruya YÖK’ün yetkisi içinde gerçekleştirebildiğimiz hususlar. Son aşamaya geldiğimizde daha üst normlarda bir takım düzenlemeler de gerçekleşecek.”

Saraç, misyon farklılaşması yarışına 2006 yılından sonra kurulan yeni üniversitelerin aday olabilmesini öngördüklerini, doğrudan doğruya YÖK’ün belirlemesiyle değil, üniversitelerin kendi niyet beyanlarını esas alarak talepleri topladıklarını aktardı.

Belli bir sonuç aldıklarını ve 5 üniversiteyi bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşmasında pilot üniversiteler olarak seçtiklerini anlatan Saraç, bu 5 üniversiteye yönelik katkıları da devreye soktuklarını ifade etti.

Saraç, dünyada yüksek öğretim sistemlerindeki son dönemde gerçekleşen gelişmeleri dikkate alarak daha üst moda çıktıklarını ve araştırma üniversiteleri temelli misyon farklılaşması noktasında girdiden, süreçteki yönetim tarzı, çıktılara kadar çok sayıda parametrelerle bu süreci yönettiklerini, devlet üniversitelerinden 10’unu araştırma üniversitesi olarak belirleyeceklerini, buna ek alarak 5 üniversiteyi de aday üniversite olarak kurgulayacaklarını kaydetti.

Bu belirlenen üniversitelerin performanslarının gözden geçirileceğini, buna göre listede yer alan üniversitelerin değişebileceğini anlatan Saraç, sözlerine şöyle devam etti:

“Türkiye’nde bin kişiye 0,4 doktoralı insan düştüğünü görüyoruz. Bu bizim için iyi bir oran değil. AB ortalamasına bakıldığında bunun 1,5 olduğunu görüyoruz. YÖK olarak Türkiye için bin kişiye 1 doktoralı insan hedefinin ortaya konulmasının gerçekçi, ulaşılabilir, yönetilebilir bir hedef olduğunun tespitini yapıyoruz. Pek çok ülkede yaşanmaya başlanan üniversite mezunu işsizler olgusunun daha ileri bir boyutu olan doktoralı işsizler sıkıntısını yaşamamak için de belli bir planlama dahilinde bu konuyu yürütelim istiyoruz. Bu düşünceyle Türkiye’nin gelecek 10 yılını şekillendirecek nesli şekillendirebilecek bir projeye imza attık. 102 bin YÖK doktora bursu. Bu bursta biz 100 öncelikli alanı tespit ettik. Bunlar pek çok bilim alanında katkıyı gerektiren alanlar. 2 bin kişiye asgari ücretin üzerinde doktora bursu verme projesini başlattık.”

Etkinliğin açılışına Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşar Vekili Büyükelçi Selim Yenel, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Chiristian Berger, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak da katıldı.



Babasının ağlamasına dayanamadı başarıyı yakaladı

DÜZCE (AA) – Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de 12-22 Mayıs’ta düzenlenen 4. İslami Dayanışma Oyunları’nda kata branşında altın madalya kazanan Dilara Bozan, Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş’i makamında ziyaret etti.

Keleş, Bakü’de gerçekleştirilen organizasyonda Türkiye’ye kata branşında altın madalya kazandıran Düzce Belediye Gençlik ve Spor Kulübü sporcusu Dilara Bozan’ı makamında ağırladı.

Milli sporcunun katıldığı uluslararası turnuvalarda başarıdan başarıya koştuğunu ifade eden Keleş, “Bakü’deki İslami Dayanışma Oyunları’nda ülkemizi temsil eden Dilara Bozan altın madalya kazanarak göğsümüzü kabartmıştır. Kendisiyle gurur duyuyoruz, gerçekten çok muhteşem bir sporcu. Karatede hem ülkemizi hem de Düzce’yi başarıyla temsil ediyor. Başarılarının artarak devam etmesini temenni ediyorum.” diye konuştu.

Bir alanda elde edilen başarı kadar bunun sürekliliğinin de önemli olduğuna işaret eden Keleş, Dilara’nın aldığı madalya ve ödüllerle bunu da yakaladığını söyledi.

– Baba ısrarıyla gelen başarı

Milli sporcu Dilara da verdiği destekten ötürü Mehmet Keleş’e teşekkür etti.

Karatede geldiği noktada babasının emeğinin büyük olduğunu anlatan Dilara Bozan, “Daha önce birçok kere karateyi bırakmak istedim. Bu düşünceyle babamla konuşunca koskoca adam karşımda ağladı, ‘O kadar emek verdim, bırakma.’ dedi. O günden sonra gerçekten benim talihim döndü.” ifadelerini kullandı.

Ziyarette milli oyuncunun antrenörü ve Düzce Belediye Gençlik ve Spor Kulübü Başkanı Hatun Albayrak da hazır bulundu.



Beşiktaş'ta Gaziantepspor maçı hazırlıkları

İSTANBUL (AA) – Lider Beşiktaş, Spor Toto Süper Lig’in 33. haftasında Gaziantepspor ile deplasmanda yapacağı karşılaşmanın hazırlıklarını sürdürdü.

BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde gerçekleştirilen idmana siyah-beyazlı takımdaki bütün oyuncular katıldı.

Teknik direktör Şenol Güneş yönetimindeki antrenmanda koşunun ardından pas çalışması yapan oyuncular, daha sonra 4 takım halinde maçlar oynadı. Beşiktaş’ın antrenmanı yarım sahada oynanan çift kale maçla tamamlandı.

– Gökhan İnler ile Adriano arasında gerginlik

Siyah-beyazlı ekibin oynadığı çift kale maç sırasında ikili mücadeleye giren Gökhan İnler ile Adriano Correia arasında kısa süreli gerginlik yaşandı.

Omuz omuza yaşanan mücadele sırasında itişmeye başlayan iki oyuncu, daha sonra karşı karşıya gelerek bir süre tartıştı. İki oyuncu arasındaki gerginlik takım arkadaşlarının araya girmesiyle sona erdi.

Beşiktaş, Gaziantepspor karşılaşmasının hazırlıklarına yarın gerçekleştireceği antrenmanla devam edecek.



Bingöl'de şehit edilen 33 er anıldı

BİNGÖL (AA) – Bingöl’de PKK’lı teröristler tarafından 24 yıl önce şehit edilen 33 asker törenle anıldı.

Bingöl Elazığ karayolunun Bilaloğlu köyü mevkisinde, 24 Mayıs 1993’te terör örgütü PKK mensuplarınca şehit edilen 33 eri anmak için Anıttepe’de tören düzenlendi.

Burada gazetecilere açıklamada bulunan Vali Yavuz Selim Köşger, 24 Mayıs 1993’te şehit edilen 33 askeri anmak için toplandıklarını belirterek, bu toprağın ve vatanın her karışının şehit kanlarıyla sulandığını söyledi.

“Onları bir kez daha bu milletin hafızasından hiç silinmeyecek bir şekilde kazınmış olan bu acı hatırayı, elim hadiseyi bir kez daha yerinde andık.” diyen Köşger, bu toprağın kolay vatan kılınmadığını, bu uğurda çok şehitler ve gaziler olduğunu, çok büyük mücadeleler verildiğini, badireler atlatıldığını belirtti. Köşger, şöyle devam etti:

“Artık terörün sonuna gelindiğini, bu kahpe terörün bitmek üzere olduğunu, bunların buralardan ülkemizden sıyrılıp gideceklerini, kahraman silahlı kuvvetlerimizle, korucularımızla, polislerimizle topyekün yürütülen mücadelenin zaferle taçlanacağını hissediyorum. İnşallah ülkemiz tekrar huzura kavuştuğunda şehitlerimiz de rahat edeceklerdir.”

– “İdam cezasının bir an önce getirilmesini istiyoruz”

Bingöl Şehit Aileleri Gazileri ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Naim Tan da silahsız 33 askerin pusuya düşürülerek şehit edildiğini anımsatarak, terör örgütünün yıllarca Kürt, Türk, Zaza, Arap, asker, polis, korucu ve sivil ayırımı yapmadan binlerce vatan evladını şehit ettiğini kaydetti.

“Bingöl’ü seçmelerindeki neden teröre destek vermeyen Bingöllüler ile diğer illerinde yaşayan insanları birbirlerine düşürmekti.” diyen Tan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“ABD’nin verdiği silahlarla terör örgütü ülkemizde belki yüzlerce polis, asker ve vatandaşımızı şehit edecek. Bu desteği şiddetle kınıyoruz. Ayrıca idam cezasının da bir an önce getirilmesini istiyoruz, bu da şehit ailelerinin haklı bir talebidir.”

49. Komando Tugay Komutanlığında görevli Piyade Yarbay Deniz Dönmez ise konuşmasına şehit 33 askerin adını okuyarak başladı.

Dönmez, “Okuduğum isimler, intikal halindeyken bölücü terör örgütü mensuplarınca şehit edilen 33 silahsız ve 20’li yaşlarda gencecik vatan evlatlarının adlarıdır. Törenle amacımız, bu hain saldırıyı değil, vatanımız, milletimiz ve bayrağımız uğruna canlarını seve seve feda eden, aziz şehitlerimizi asla unutmadığımızı ve ebediyete kadar da unutmayacağımızı hatırlatmaktır.” diye konuştu.

Kur’an-ı Kerim okunmasının ardından tören, 33 askerin temsili mezarlarının ziyaret edilmesiyle sona erdi.

Törene, 49. Komando Tugay Komutanı Albay Hakan Bayer, Bingöl Belediye Başkan Yardımcısı Veysel Koç, Bingöl Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Bektaş, şehit aileleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.



Diyarbakır'da Hevsel Bahçelerinde uyuşturucu operasyonu

DİYARBAKIR (AA) – Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesinde UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan Hevsel Bahçelerinde hava destekli uyuşturucu operasyonu düzenlendi.

Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şubesince 300 polisin katılımıyla ile Dicle Nehri kenarındaki UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan Hevsel Bahçelerinde sabah saatlerinde hava destekli operasyon başlatıldı.

Operasyonda bahçelerde ele geçirilen ekili 23 bin kök Hint keneviri sökülerek yerinde imha edildi. Operasyonun sürdüğü öğrenildi.



Köy imamı yazdı çocuklar oynadı

SİVAS (AA) – Sivas’ın Suşehri ilçesinde, senaryosunu bir köy imamının yazdığı tiyatro oyununda köy çocukları sahne aldı.

Çataloluk köyündeki camide imamlık yapan Murat Güleç, çocuklara tiyatroyu sevdirmek ve bazı kavramları daha iyi anlayabilmeleri için Suşehri Müftülüğünün koordinesinde “Günümüz ailesinde anne ve babanın konumu” adlı tiyatro oyununu hazırladı.

Güleç’in yazdığı oyun için yaklaşık 3 aydır prova yapan Çataloluk köyünde yaşayan çocuklar, Kemalpaşa İlkokulunda izleyicinin karşısına çıktı. Çok sayıda vatandaşın izlediği oyun, beğeni kazandı.

Murat Güleç, oyunun ardından AA muhabirine yaptığı açıklamada, daha önce de farklı konularda senaryolar yazdığını söyledi.

İlçe merkezinde eğitim gören ancak Çataloluk köyünde yaşayan 10 öğrencinin rol aldığı 4 perdelik oyun hakkında bilgi veren Güleç, “Günümüz ailesinde anne ve babanın konumunu anlatan bir oyun sergiledik. Çünkü günümüz şartlarında büyüklere karşı birtakım olumsuz davranışlar yaşandığı aşikar. Bu sebeple bizler de bunu öğrenci kardeşlerimizle perdeye taşıdık. Aynı zamanda bazı yerlerde oyuncu olarak ben de yer aldım.” diye konuştu.

İlçe Müftüsü Yaşar Kaşkaya ise İslam’a göre ailenin nasıl olması gerektiği ve günümüzdeki aksaklıkları görmeye vesile olan bir oyun izlediklerini belirtti.

Oyunu hazırlayan Güleç’i ve tiyatroda rol alan öğrencileri kutlayan Kaşkaya, “Dinimiz aslında bizim günlük yaşantımızdaki her hareketimizi, yapmış olduğumuz davranışları, ayet ve hadisler ışığında özümsememizi ister.” dedi.



Genelkurmay çatı davasında üçüncü celse başladı

ANKARA (AA) – Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi esnasında Genelkurmay Karargahı’nda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 kişinin yargılandığı davanın üçüncü celsesi başladı.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki duruşma salonunda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve tarafların avukatları katılıyor.

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, yeni getirilen sanıklardan Ali Feyyaz’a iddianamenin özetini okudu.

Duruşmaya sanıklardan Bilal Akyüz’ün savunmasının alınmasıyla devam ediliyor.

Duruşmanın yapıldığı binanın çevresinde güvenlik önlemi için Ankara Jandarma Komando Tabur Komutanlığı komandoları, infaz koruma memurları, bomba arama köpekleri ile TOMA ve zırhlı araçlar görevlendirildi. Cezaevinin çatısında da keskin nişancılar hazır bekletildi.

Duruşmada dün, sanıklardan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski başyaveri Albay Ali Yazıcı ile eski Genelkurmay Başkanlığı General-Amiral Şube Müdürü Albay Cemil Turhan savunma yapmıştı.

İlk celsede ise eski YAŞ üyesi Akın Öztürk ile eski Kurmay Albay Ahmet Özçetin ifade vermişti.



Ağrı'da yüksek kesimlere kar yağdı

AĞRI (AA) – Ağrı’da yaz mevsiminin başlamasına bir hafta kala kar yağdı.

Kentte bir süredir aralıklarla etkisini sürdüren sağanak, sabah saatlerinde yerini kar yağışına bıraktı.

Yaz mevsiminin ilk ayı hazirana bir hafta kala etkili olan kar sebebiyle Eleşkirt ilçesindeki 3 bin 433 rakımlı Kösedağ ile kentin yüksek kesimleri beyaza büründü.

Vatandaşlardan Ahmet Çetin, yörede kışın uzun ve çetin geçtiğini ancak şu sıralar bahar mevsimini yaşadıklarını söyledi.

Yazın başlamasına kısa süre kalmasına rağmen kar yağmasının kendilerini şaşırtmadığını dile getiren Çetin, “Yöremiz, kış memleketi, burada her mevsim kar yağabilir. Soğuk hava ve kar yağışına alışkınız.” dedi.



Katar Evkaf ve İslam İşleri Bakanı'ndan Diyanet’e ziyaret

ANKARA (AA) – Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “İki dost ve kardeş ülkenin dünyadaki yardıma muhtaç mazlumlar ve mahrumlar için umut olması bütün insanlık için sevindirici.” dedi.

Katar Evkaf ve İslam İşleri Bakanı Gays bin Mübarek El Kuvari ve beraberindeki heyet, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’i makamında ziyaret etti.

Görmez, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Bakan Kuvari’yi ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti belirterek, “İki dost ve kardeş ülkenin dünyadaki yardıma muhtaç mazlumlar ve mahrumlar için umut olması bütün insanlık için sevindirici.” ifadesini kullandı.

İki ülke arasındaki dini, ilmi, manevi ilişkileri geliştirmeye çalıştıklarını vurgulayan Görmez, din hizmetlerinde, din eğitiminde, dini yayınlar alanında desteğe ihtiyaç duyan bütün Müslümanlara yönelik çalışmalar konusunda işbirliği yapmayı planladıklarını bildirdi.

İslam dinini kuşatan yanlış ideolojilerin ortadan kalkması ve Batı dünyasında ortaya çıkan İslamofobik nefret hastalıklarını ilim ve hikmetle tedavi etmek için işbirliğine ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Görmez, “Elektronik kütüphaneler oluşturarak bilgi ve hikmetle İslamofobik nefret hastalıklarıyla mücadele etmemiz gerektiğini ifade etmek isterim.” değerlendirmesinde bulundu.

Öte yandan bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenecek “Uluslararası Hafızlık ve Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması”na Katarlı Bakanla birlikte katılacaklarını belirten Görmez, ziyaretinden dolayı Bakan Kuvari’ye teşekkür etti.

– “Ümmete hizmet için buradayız”

Konuk Bakan Kuvari ise davetinden ve misafirperverliğinden dolayı Diyanet İşleri Başkanı Görmez’e teşekkür ederek, “Müşterek yaptığımız birçok işi, buraya tamamlamak için geldik. Kuran-ı Kerim’e hizmet eden, okuyan kişileri ödüllendirmek vazifemizdir. Genel olarak pek çok projeyi beraber yapmak ve ümmete hizmet için buradayız.” dedi.

Birçok konuda müşterek iş planı ortaya koyduklarını ve mutabık kaldıklarını aktaran Kuvari, şunları kaydetti:

“Aynı zamanda bu müşterek projeler çerçevesinde mutabık kaldık. Özellikle ihtiyacı olan Müslüman bölgelerde daha iyi bir dini hizmet ulaştırmak için beraber çalışacağımızı, aynı zamanda doğru olan İslam’ı daha iyi anlatmak için beraber müşterek projeleri gerçekleştireceğimizi ifade etmek istiyorum.”



40 dilde “dostluk kulesi”

BURSA (AA) – Bursa’da bir lisede eğitim gören yabancı öğrenciler, “dostluk” kelimesinin 40 ayrı dilde yazılı olduğu atık kağıtlardan kule oluşturdu.

İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından kültürel farklılıkları tanıma, tanıtma konusunda merak uyandırmak ve saygı göstermek amacıyla hazırlanan ve 33 pilot okul bünyesinde uygulamaya konulan “Kültür Yelpazesi Okulumuz Projesi” etkinliklerine katılan Murat Hüdavendigar Uluslararası Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerince yapılan kule ilgi gördü.

Bursa-İstanbul Karayolu’ndaki bir alışveriş merkezinin bahçesinde düzenlenen etkinlik kapsamında hazırladıkları projeyi sergileyen okulun resim öğretmeni Haydar Vanlıoğlu, dostluk kelimesinin önemine dikkati çekti.

Okullarında 40’ın üzerinde farklı ülkeden öğrenci bulunduğunu belirten Vanlıoğlu, “Okuldaki öğrencilerin kullanmış olduğu dillerden oluşacak şekilde ‘dostluk’ kelimesini farklı lisanlardan yazdık. Hepsini kapsayıcı olarak da üzerinde Türkçe’yi kullandık. Okulumuzun uluslararası platformda taşımış olduğu misyonu kavramış olduk. Bütün dilleri dilimizle birleştirmiş olduk. Böylece dostluğa dair bir kule kurduk.” diye konuştu.

Aralarında Arapça, Farsça, Çince ve Japonca’nın da bulunduğu 40 farklı ülkenin diliyle “dostluk” yazılı kuleyi Afganistan, Kosova, Rusya ve İran’dan gelen 5 öğrencinin atık kağıtlardan yaptığını anlatan Haydar Vanlıoğlu, bazı dillerde dostluk kelimesinin tam karşılığı olmadığı için benzerlerini kullandıklarını dile getirdi.

Afganistan’dan 8,5 ay önce Türkiye’ye gelen Akhtar Mohammad Asim ise hayalinin çok sevdiği Türkiye’de eğitim görmek olduğunu ifade ederek, dostluk adına yeni projelere imza atmak istediklerini aktardı.



SMA hastası Firdevs umutlandı

ADIYAMAN (AA) – Adıyaman’da doğuştan Spinal Müsküler Atrofi (SMA) hastası çocukları olan Koparal ailesi, Sağlık Bakanlığının ilaçları karşılama müjdesiyle umutlandı.

Aile, omurilikteki kasların hareket etmesini sağlayan hücrelerin işlevini görmediği kalıtsal rahatsızlık olan SMA nedeniyle 7 yıl önce 10 aylık oğullarını kaybetti. 5 yıl önce dünyaya gelen kızları Firdevs’in de aynı hastalığı taşıdığını öğrenen aile, zaman zaman solunum cihazına bağlanan kızlarının ilaçlarının temini konusunda sorun yaşadı.

Sağlık Bakanlığının ilaçların karşılanacağını belirtmesi üzerine sevinç yaşayan Koparal ailesi, çocuklarının artık makineye bağlı yaşamasını istemiyor.

Baba Mehmet Koparal, gazetecilere yaptığı açıklamada, geleceğe dair umutlarının arttığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a teşekkür eden Koparal, “Televizyonda SMA hastalarının ilacının karşılanacağı haberini izledik. Bizler çok mutlu olduk. İnşallah umutlarımız gerçek olacak. İnşallah kızım Firdevs ve bunun gibi hastalara ilaç zamanında ulaşır.” dedi.

Anne Fatma Koparal ise kızının iyileşeceği günü sabırsızlıkla beklediklerini dile getirdi.

Emeği geçenlere teşekkür eden Koparal, “Dünyanın en büyük sevincini yaşadım. Önceleri umutsuz olmuştum ama şimdi çok mutluyum, umutlarım arttı. Çocuğum 2,5 yaşında makineye bağlandı. Yaşaması makinelerle oluyor. İlaç geldiğinde çok daha iyi olacak inşallah.” diye konuştu.



Elazığ'da başhekime silahlı saldırı

ELAZIĞ (AA) – Elazığ Fırat Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Muhammed Sait Berilgen, hastanede uğradığı silahlı saldırı sonucu yaralandı.

Prof. Dr. Berilgen’e hastanede bulunduğu sırada kimliği öğrenilemeyen kişi tarafından silahla ateş açıldı.

Yaralanan Berilgen, aynı hastanede ameliyata alındı.

Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.



Deniz Feneri ramazana hazır

İSTANBUL (AA) – Deniz Feneri Derneği Başkanı Mehmet Cengiz, derneklerinin bu ramazanda 3 kıtadaki 41 ülkede ramazan projeleri yürüteceğini söyledi.

Cengiz, yaptığı açıklamada, ramazanın insani yardım kuruluşları açısından çok önemli olduğunu belirtti.

Ramazana yönelik tüm hazırlıklarının tamamlanmak üzere olduğunu ifade eden Cengiz, ramazan öncesinde 5 bin yoksul aileye gıda yardımı dağıttıklarını, bu rakamın ay sonunda 50 bine ulaşacağını aktardı.

Bu yıl ramazan ayının dernekleri açısından çok bereketli başladığını ve vatandaşlardan da zekat, fitre desteği beklediklerini vurgulayan Cengiz, şöyle konuştu:

“Deniz Feneri Derneği, ramazan projeleri kapsamında 3 kıtadaki 41 ülkeye gönüllüleriyle yayılacak. Çağrı merkezi numaramız, 0 212 414 60 60. Burada 20 görevlimiz 7 gün 24 saat bağışçılarımızın hizmetinde olacak. 5560 kısa mesaj numarasından da hayırseverlerimiz her zaman 10 lira bağış yapabilirler. Diyanet İşleri Başkanlığımız 16 lira olarak belirledi. Dernek olarak fitre hesabı için özel bir hat açtık. 5407 bir mesaj atmak suretiyle fitrelerini bağışlamış olacaklar. Ve bu fitre Ramazan Bayramı öncesinde ihtiyaç sahiplerine eksiksiz ulaştırılmış olacak. Akika ve şükür kurbanları yaygın olarak kestiriliyor. Deniz Feneri olarak yurt içinde 740 lira, yurt dışında 380 liraya bu kurbanlarla yoksullara güzel iftarlar açtırmış olacağız.”

Suriye ve Türkiye’deki 10 bin Suriyeli aileye gıda dağıtımı yapılacağını da dile getiren Mehmet Cengiz, Azez bölgesinde 5 bin kişinin barındığı ve derneğin yönetimini üstlendiği “Deniz Feneri Haremeyn Kampı”nda gıda kolilerinin yanı sıra ve temizlik maddesi dağıtacaklarını da sözlerine ekledi.



Buldukları lahdi 4 milyon dolara satmak istediler

ESKİŞEHİR (AA) – Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde buldukları haç işaretli lahdi alıcı gibi davranan jandarma ekiplerine 4 milyon dolara satmaya çalışan 12 defineci yakalandı.

İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele ve İstihbarat Şubesi ekipleri, Ayvalı Mahallesi yakınlarında bulunan ve kaçak kazı yapan 12 defineci tarafından alıcı gibi davranan güvenlik güçlerine 4 milyon dolara satılmak istenen lahit, operasyon sonucu şüpheliler gözaltına alındıktan sonra uzman ekibin gözetiminde açıldı.

Eskişehir Eti Arkeoloji Müzesi arkeolog uzmanlarının koordinesinde 4 metre derinlik, 6 metre uzunluğundaki tünel, iş makinesi ve belediye işçilerinin yardımıyla açıldı ve lahit gün yüzüne çıkarıldı.

Bizans dönemine ait olduğu belirlenen ve içinden insan iskeleti çıkan lahit incelenmek üzere Eti Arkeoloji Müzesine götürülecek.

Bu arada, zanlılardan 2’sinin jandarmadaki ifadelerinin ardından serbest bırakıldığı, 10 şüphelinin ise adliyeye sevk edileceği bildirildi.



İbrahim Bodur vefatının birinci yılında anıldı

İSTANBUL (AA) – Kale Grubu kurucusu ve Onursal Başkanı merhum Dr. İbrahim Bodur, vefatının birinci yılında anıldı.

Geçen yıl vefat eden Kale Grubu kurucusu ve Onursal Başkanı Bodur için anma töreni gerçekleştirildi.

Anma töreni, Kuran-ı Kerim tilaveti ve ilahi dinletisiyle başladı.

Törende konuşan Kale Grubu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Zeynep Bodur Okyay, “Aramızda babamın sanayileşme mücadelesinde kader birliği yaptığı çalışma arkadaşlarının yanı sıra üniversiteyi henüz bitirmiş, Kale Grubu’nda yeni çalışmaya başlamış gençler de var. Bizi Kale Grubu çatısı altında ve sanayileşme ülküsü etrafında buluşturan Kurucumuz ve Onursal Başkanımıza dua etmek için bir aradayız.” diye konuştu.

Babası Bodur’un hayattayken de milletin ve iş dünyasının birliğine, beraberliğine büyük önem verdiğini ifade eden Okyay, şunları kaydetti:

“Bunu sağlamak için büyük çaba harcamıştı. O bir misyon insanıydı. Hayatını Anadolu’nun sanayileşmesine vakfetmişti. Allah lafzını dilinden hiç düşürmeden, herkese ve her kesime cesaret verip yol gösteren, ülkesinin kalkınması için emek harcayan biriydi. ‘Bir ülkenin sanayileşmeden, bir değer yaratmadan, üretmeden, yalnızca tüketmekle kalkınması mümkün değildir’ diyerek, hayatı boyunca sanayicilikten hiç vazgeçmedi. Kolay kazanmaya tevessül etmeyen, her zaman zora talip olan cesur bir girişimciydi. Memleket sevdalısıydı. Dünyada en ileri ne varsa Türkiye’de de olmasını, Türk sanayicileri tarafından üretilmesini isterdi. Rahmetli babam, topluluğumuzun misyonunu, ‘Yaptığınız iş öncelikle ülkenin hayrına, milli menfaatlere uygun olacaktır’ diyerek yüreklerimize çivi gibi çaktı.”

Okyay, Türk sanayisinin öncülerinin düşünce ve duygu dünyasını anlamak için onların doğduğu dönemin koşullarına bakmak gerektiğini anlatarak, “Babamın doğduğu yıllarda, bu aziz toprakların her köşesinde Çanakkale ruhu hüküm sürüyordu. Türk milleti Çanakkale’de imkansız denileni başarmıştı. Babam da bu ruhla büyüdü, bu ruhla sanayiciliğe başladı ve iş hayatı boyunca bu ruhla hareket etti. Önce insan, önce sosyal doku diyerek, kimseyi toprağından koparmadan, sanayi mayasını Anadolu’da tutturarak Kale Grubu’nun temellerini attı.” şeklinde konuştu.

İbrahim Bodur’un bu topraklarda inanç, azim, sabır, güven ve dua ile başlayan bir başarı hikayesi yazdığını aktaran Okyay, “Ancak, ufku Türkiye ile sınırlı değildi, bir dünya insanıydı, ama Anadolu’dan aldığı değerleri tüm hayatının rehberi yapmaktan bir an bile şaşmadı. ‘Sizi siz yapan öz değerlerinize sahip çıkın. Çünkü onlar sizi bir ağacın kökleri gibi ayakta tutacaktır.’ derdi. Hepimiz ondan çok şey öğrendik.” dedi.

Okyay, verilen sözlerin imzalanan kağıtlardan daha önemli, uzun vadeli kazanılan ticari ilişkilerin ve dostlukların kısa vadeli kazançlardan daha kıymetli, itibarın paradan daha değerli olduğunu ve hep “en iyinin peşinden koşmayı” babası Bodur’dan öğrendiklerini dile getirdi.

Değerlere sadık kalabilmenin zor olduğunu ve babasının zor olanı yaptığını belirten Okyay, sözlerine şöyle devam etti:

“O, Allah’ın emrini yerine getirip, boşu boşuna yaşamayanlardan oldu. İsmi, yaptıkları ile birlikte amel defterinde inşallah yaşayacak. Kale Grubu olarak, bugüne kadar onun eserini korumak ve büyütmekte muvaffak olduğumuz için Allah’a şükrediyorum. Onun davasına, Anadolu’nun sanayileşmesine, bu ülkenin kalkınma davasına bundan sonra da sahip çıkacağız. Onun mirasını daha da ileriye götürecek, Kale Topluluğu’nu daha da büyüteceğiz. Onun ruhunu şad edecek olan budur. Mekanı cennet olsun. Allah’ın rahmeti üzerinden eksilmesin. Kurucumuz ve Onursal Başkanımız, değerli babamın aramızdan ayrılışının üzerinden tam 1 yıl geçti. Ona duyduğumuz derin hasret içimizde her geçen gün daha da büyüyor.”

Okyay, yaklaşan ramazan ayının da herkes için hayırlı olmasını diledi.

Bodur’un anma törenine ailesi başta olmak üzere siyasetten iş dünyasına, sivil toplum kuruluşlarından sanat dünyasına kadar çok sayıda katılım gerçekleşti.

– İbrahim Bodur hakkında

Kale Grubu’nun Kurucusu ve Onursal Başkanı İbrahim Bodur, 23 Mayıs 2016’da 88 yaşında yaşamını yitirdi.

1928 yılında Çanakkale’nin Yenice ilçesine bağlı Nevruz köyünde doğan Bodur, ilkokulu Yenice İlkokulu’nda, ortaokulu Balıkesir Lisesi’nde okuduktan sonra İstanbul Amerikan Robert Kolej’e girdi. Robert Kolej ekonomi bölümünden üstün mezun olan Bodur, ABD’de gerekli programları alarak İş İdaresi ihtisasını tamamlayıp 1951’de yurda döndü.

Bodur, babası ve kayınpederinin ortaklığı ile 1951 yılı sonunda Bodur-Eğinlioğlu Edirnekapı Pamuk İpliği Fabrikası’nı kurdu. 1957 yılında Türkiye’nin ilk seramik karo fabrikalarının temelini atan Bodur, ilk kurulan limited şirketi o gün 750, bugün ise bin 200 ortaklı Çanakkale Seramik Fabrikaları Anonim Şirketi’ne dönüştürdü ve böylece aile fertlerinin, çalışanların, bayilerin bölge halkının iştirakleri ile Türkiye’nin ilk halka açık şirketini kurmuş oldu.

İbrahim Bodur, seramik, yapı ürünleri, yapı kimyasalları, savunma ve havacılık, makine ve kalıp, enerji, madencilik, nakliye ve bilişim gibi birçok sektörde faaliyet gösteren Kale Grubu’nu oluşturdu. Yurt içinde ve dışında önemli ortaklıklar gerçekleştiren Bodur, Siemens, Roca, General Electric ve Pratt&Whitney gibi birçok kuruluşla yabancı ortaklıklar tesis etti.

Türk Sanayici ve İş Adamları Derneğinin (TÜSİAD) ilk 6 kurucusundan biri olan Bodur, uzun yıllar bu kuruluşun yönetiminde ve İSO’yu temsilen, Türkiye İktisadi Kalkınma Vakfında (İKV) yer aldı. 2000 yılı başında İSO Meclisi, Onursal Üyesi ve Başkanı olarak onurlandırılan Bodur, ayrıca aralıksız olarak 21 yıl boyunca Oyak Genel Kurul Üyeliğini devam ettirdi.

1985 yılında Çekoslovakya Devlet Nişanı ve İtalyan Devlet Nişanı alan Bodur, 1997 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Üstün Hizmet Madalyası’na ve 2006 yılında TBMM Üstün Hizmet Ödülü’ne layık görüldü. Bodur’a, 2007 yılında İtalya Seramik Derneği tarafından seramik sektörüne katkılarından dolayı Uluslararası Aldo Villa ödülü verildi. İbrahim Bodur’a, 1994’te Karadeniz Teknik Üniversitesi, 1997’de de Çanakkale 18 Mart Üniversitesi tarafından Fahri Doktora unvanları verildi.



Bahreyn'deki Şii merci Kasım hakkındaki hapis kararı

BAĞDAT (AA) – Irak’ta Mukteda es-Sadr yanlıları, Bahreyn’deki en yüksek Şii merci İsa Kasım hakkında verilen hapis kararını protesto etti.

Şii lider Sadr’ın çağrısı üzerine başkent Bağdat’taki Bahreyn Büyükelçiliği önünde toplanan yüzlerce kişi, Bahreyn’deki mahkemenin Kasım hakkında verdiği karara tepki gösterdi.

Irak ve Bahreyn bayraklarının yanı sıra Kasım’ın fotoğraflarını ve sözlerinin yazılı olduğu pankartlar taşıyan göstericiler, Bahreyn hükümeti aleyhine sloganlar attı.

Gösterinin düzenlendiği alanda yoğun güvenlik önlemleri alındı.

Sadr, dün yaptığı açıklamada, perşembe günü de kadınların Bahreyn Büyükelçiliği önünde toplanıp gösteri düzenlemesini istemişti.

Bahreyn’deki Büyük Ceza Mahkemesi, “yasaya aykırı şekilde bağış toplama ve kara para aklama” suçlamasıyla yargılanan Kasım’ı, pazar günü 1 yıl hapis ve 265 bin dolar para cezasına çarptırmış ve cezanın ertelenmesine karar vermişti. Bahreyn İçişleri Bakanlığı da ülke menfaatlerine zarar verdiği gerekçesiyle geçen yıl İsa Kasım’ın vatandaşlıktan çıkarılmasına karar vermişti.



Galatasaray, yeni sezon formasını tanıttı

İSTANBUL (AA) – Galatasaray Futbol Takımı’nın gelecek sezon giyeceği klasik parçalı forması tanıtıldı.

Florya Metin Oktay Tesisleri’nde gerçekleştirilen tanıtım toplantısına Galatasaray Kulübü Ticaret Direktörü Ali Öğüdücü, sarı-kırmızılı takımın teknik direktörü Igor Tudor, futbolcular Wesley Sneijder, Fernando Muslera, Eren Derdiyok, Armindo Bruma, Garry Rodrigues, Semih Kaya ve Ahmet Çalık katıldı.

Tanıtım toplantısında açıklamalarda bulunan Öğüdücü, Galatasaray armasının ön plana çıkarıldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Galatasaray Futbol Takımı’nın her zaman alıştığımız parçalı formasının yeni bir versiyonunu sunuyoruz. Bu sezon sunduğumuz forma, özellikle dünyadaki elit kulüpler kategorisinde ilk defa erken bir lansman yapıyoruz. Lig bitmeden Galatasaray’ın 2017-2018 sezonu formasını tanıtıyoruz. Bu forma, bizim için çok değerli. Gündelik başarıların çok ötesinde 1905 yılından beri var olan kulübümüzün bu forması, geçmişten gelen başarıları simgeliyor. Hali hazırda Türkiye’nin ilk ve tek 4 yıldızlı forması olma özelliğini de sürdürüyor. Rakip kulüplerin kamera şakası olarak nitelediği büyük başarılara imza atmış olan bu forma için bütün Galatasaray taraftarlarından büyük bir destek bekliyoruz. Takımımızın gelecek sezon bu formayla büyük başarılara imza atacağına inanıyoruz. Bu sene sloganımız, ‘Her şeyi konuşabilirsiniz ama birlik ve beraberlik zamanı. Önce arma’ diyoruz.”

Yeni parçalı formayı çok beğendiklerini aktaran Öğüdücü, “İnşallah büyük başarılara bu formayla imza atarız. Formayı forma yapan, üstündeki arması. O armadan dolayı bu forma, diğer Galatasaray formaları gibi çok değerli.” diye konuştu.

Ali Öğüdücü, gelecek sezon parçalı formanın haricinde beyaz ve mor formaların da olacağını dile getirerek, “Beyaz ve mor formamız olacak. Yeni sezondaki mor formanın bir sürprizi var. Galatasaray’ın savaşçı ruhunu yansıtacak. Çok özel bir forma olacağına inanıyorum. Muhtemelen Aytemiz Alanyaspor maçında uygun olursa yeni sezon formamızı ilk defa giymeyi düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Öğüdücü, forma üreticisi Nike’ın Avrupa’da 4 elit kulübe erken lansman yaptığına değinerek, “Avrupa’da erken lansman yapan 4 elit kulüp var. Paris Saint-Germain, Barcelona ve Manchester City ile Galatasaray, erken lansman yapıyor. Bu, özel bir durum. Elit kulüp olduğumuz için erken lansmandayız.” şeklinde görüş belirtti.

– “Açık ara en fazla forma satan kulüp, Galatasaray”

Ali Öğüdücü, Galatasaray’ın yıllık 350-400 bin adetle açık ara en çok forma satan kulüp olduğunu söyledi.

Diğer kulüplerin konuşulan satış rakamlarının abartılı olduğunu ileri süren Öğüdücü, “Senelik forma satış rakamımız, 350-400 bin civarında. Diğer rakamların çok abartılı olduğunu düşünüyorum. Galatasaray, finansal veriler açısından bütün kulüplere göre en şeffaf kulüp. Diğer kulüplerin mağazalarının bilançosunu hiçbir yerde bulamıyorum. Şu anda Türkiye’de açık ara en fazla forma satan kulüp, Galatasaray. Her şeyin aksine Galatasaray taraftarı, formasına ve armasına sonuna kadar sadık. Onlarla gurur duyuyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Öğüdücü, kamuoyunda yer alan Mağazacılık AŞ’nin zarar ettiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:

“Galatasaray Mağazacılık’ın bilançosu içinde, Galatasaray logosuyla sattığımız her ürün için bir isim hakkı ödüyoruz. Bu bedel, her sene 8-10 milyon lira arasında değişiyor. Geçen sene de kulübe ve Sportif AŞ’ye ödedik. Geçen sene maliyeye beyan ettiğimiz gelir tablomuzda kar açıkladık. Geçen sene şampiyon olan Beşiktaş’ın mali genel kurulunda net cirosu, 69,5 milyon lira. Buna rağmen satılan malın maliyeti 4 milyon lira. 3 milyon lira kar açıkladıklarını söylüyorlar. Biz en kötü sezonumuzda 89,5 milyon lira ciro yaptık. Buna rağmen mal maliyetimiz 46 milyon lira. Bu durumda 45 milyon lira kar etmiş oluyoruz. Galatasaray’ın reel olarak bir zararı yok.”

– Tudor: “Formamız her zamanki gibi çok güzel”

Galatasaray Teknik Direktörü Igor Tudor ise formayı çok beğendiğini belirtti.

Sarı-kırmızılı kulübün geçmişinin başarılarla dolu olduğunu dile getiren Hırvat teknik adam, “Formamız her zamanki gibi çok güzel. Armamız, en önemli şey. Herkesin ve her şeyin üstünde. Göstereceğimiz performansla bu armayı onurlandırmamız lazım. Bundan önce yapılanlar ortada. Bizim de mutlaka bu mükemmel tarihi taçlandırmamız lazım. Futbolda kötü zamanlar olabiliyor. Bizim gibi üst düzey camiaların bu kötü zamanları kısa sürede atlatıp, eski zamanlarına dönmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.



Engelli İngiliz'in yamaç paraşütü hayali gerçekleşti

MUĞLA (AA) – Doğuştan ayaklarını kullanamayan İngiliz Rosa Spencer, Muğla’nın Fethiye ilçesinde yamaç paraşütüyle uçuş gerçekleştirdi.

Yamaç paraşütüyle uçuş yapma hayali için yakınlarıyla ilçeye gelen doğuştan bedensel engelli 19 yaşındaki Spencer, yamaç paraşütü pilotu Mustafa Kemal Öztürk ile tandem (ikili) uçuş için Ölüdeniz Mahallesi’ndeki Babadağ’a çıktı. Diğer pilotların da yardımıyla hazırlıklarını tamamlayan ikili, bin 700 metrelik pistten uçuşunu gerçekleştirdi. Yaklaşık 30 dakika gökyüzünden Ölüdeniz manzarasını izleyen Rosa Spencer ve Öztürk, Belcekız Plajı’ndaki piste indi.

Uçuş, pilot Öztürk tarafından aksiyon kamerasıyla kaydedildi. Gökyüzünde kaydedilen görüntülerde, Mustafa Kemal Öztürk’ün paraşütün kontrolünü Spencer’a verdiği görülüyor. İngiliz gencin, Öztürk’ün yönlendirmesiyle gökyüzünde aksiyon hareketleri gerçekleştirdiği de görüntülere yansıyor.

Rosa Spencer, gazetecilere yaptığı açıklamada, uçuşunun çok iyi olduğunu ve gökyüzünde harika zaman geçirdiğini dile getirdi.

Daha önce ailesi yamaç paraşütü yaptığı için kendisinin de uçmak istediğini anlatan Spencer, “Ölüdeniz’in inanılmaz bir manzarası var. Daha önce hiç böyle bir yer görmemiştim. Ülkemde de bütün arkadaşlarıma yamaç paraşütü yapmalarını tavsiye edeceğim.” dedi.

– “Yeryüzünde yapamadıklarını gökyüzünde yaptı”

Pilot Öztürk ise yamaç paraşütünü hiç bacağı olmayan kişilerin de rahatlıkla yapabileceğini ifade etti.

Yamaç paraşütünün sanıldığı kadar “tehlikeli” bir spor olmadığını vurgulayan Mustafa Kemal Öztürk, şunları kaydetti:

“Doğru havada, doğru önlemlerle yapıyorsanız bu sporun herhangi bir riski yok. Engelli İngiliz, uçuştan önce havada yapmak istediklerini bana anlatmıştı. Gökyüzünde akrobasi hareketleri yaptı. Yeryüzünde yapamadıklarını gökyüzünde yaptı. Onun bir hayalinin gerçekleşmesine vesile olduğum için çok mutluyum.”



Kaymakam Safitürk'ün şehit edilmesi davası

MARDİN (AA) – Mardin’in Derik ilçesinde PKK’lı teröristlerin hain saldırısı sonucu şehit düşen Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk’ün babası Asım Safitürk, “Vatan, bayrak sevgisiyle, ‘Neler yapabilirim?’ diye mücadele verilirken, maalesef ölümü için her türlü planlar yapılmış. Bizim üzüntümüz budur. Bu dünyada da hak tecelli etsin istiyoruz.” dedi.

İçişleri Bakanlığınca Derik Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirilen Kaymakam Safitürk’ün geçen yıl PKK’lı teröristlerce düzenlenen, şehit düştüğü saldırıya ilişkin 15 sanığın yargılanacağı ilk duruşmaya katılmak için şehidin babası Asım Safitürk ile bazı yakınları da kente geldi.

Baba Safitürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oğlunun cephede, elinde silahla çatışmaya girmediğini, görev yaptığı ilçede yaşayan yoksullara ve çocuklara hizmet etmek için çaba gösterdiğini söyledi.

– “Hasta ve yaşlı olmama rağmen geldim”

Ahirette herkesin yaptığının karşılığını bulacağına işaret eden Safitürk, adaletin tecelli edeceğini düşündüğünü bildirdi.

“Vatan, bayrak sevgisiyle, ‘Neler yapabilirim?’ diye mücadele verilirken, maalesef ölümü için her türlü planlar yapılmış. Bizim üzüntümüz budur. Bu dünyada da hak tecelli etsin istiyoruz.” ifadelerini kullanan Safitürk, duruşmayı izlemek için ilerlemiş yaşına rağmen Mardin’e geldiğini belirtti.

Safitürk, “Hasta ve yaşlı olmama rağmen geldim. İnşallah endişelerim giderilir. Canımdan ciğerimden kıymetli olan yavrumun en son hakkını böyle takip edeyim istedim. 6-7 ay oldu savcılık araştırıyor herhalde, rapor haline getirip sunacaktır. Hak, meydana çıkacaktır. Buna inanıyorum.” dedi.

Türkiye’de 15 Temmuz’da darbe girişiminin yaşandığını anımsatan Safitürk, o gece darbecilerin, devleti, güvenlik güçlerini ve halkı karşısında bulduğunu belirtti.

“Derik’te yaşanan 15 Temmuz benzeri olayda, onu katledenler ve tezgah kuranlar kadar, onu hastaneye götürenler de olmuştur. Birlikte çalıştığı kişiler tezgahı kuruyorlar. Burada büyük oyun oynandığını düşünüyorum.” diyen Safitürk, saldırının açığa çıkarılmasını istediklerini dile getirdi.

– “Tüm memleketin çocuğu olduğunu anladım”

Safitürk, şehit oğlunun çok sevildiğini hadiseden sonra anladığına dikkati çekerek, “Benim çocuğum ama olaydan sonra tüm memleketin, 80 milyonun çocuğu olduğunu anladım. Bu kadar çok sevildiğinin farkında değildim. Sevildiğini biliyordum ama bu kadar çok büyük olduğunu bilmiyordum.” diye konuştu.

– 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor

İddianamede, şehit Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk’ün şehit düştüğü, PKK’lı teröristlerce düzenlenen saldırıyla ilgili 15 şüpheli hakkında 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 54 yıla kadar hapis cezası isteniyor.



FETÖ'cü hackerlere operasyon

KAYSERİ (AA) – Kayseri merkezli 7 ilde düzenlenen operasyonda, siyasilerin sosyal medya hesaplarını ele geçirerek kişisel bilgilerini ifşa ettikleri, devlet büyüklerine yönelik tehdit içerikli paylaşımlarda bulundukları, WhatsApp programında “Yurtta Sulh Konseyi” isimli grup kurarak devlet görevlilerini tehdit ettikleri belirlenen 10 şüpheli gözaltına alındı.

Kayseri Cumhuriyet Savcısı Oğuzhan Murat tarafından, siber saldırılarla FETÖ propagandası yaptıkları tespit edilen hacker suç şebekesi üyelerine yönelik yürütülen soruşturma çerçevesinde, Kayseri merkezli İstanbul, İzmir, Bursa, Çankırı, Aksaray ve Hatay’da eş zamanlı operasyon başlatıldı.

Kayseri Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlar Şube Müdürlüğünde kurulan özel ekibin 5 ay süren teknik takibi neticesinde kimlikleri tespit edilen Y.Y, Ç.E, Y.E, A.Y, M.C, A.C.Ö, Y.Y, A.Ç, S.C.Y. ve O.D. yakalanarak Kayseri’ye getirildi.

Soruşturma kapsamında şüphelilerin, “FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişimi sonrası TBMM’ye yönelik siber saldırı gerçekleştirerek devletin güvenliği, iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, bazı bakan ve milletvekillerine ait TBMM kurumsal e-posta adreslerini ve sosyal medya hesaplarını ele geçirerek kişisel bilgilerini ifşa ettikleri” belirlendi.

Gözaltına alınan 10 zanlının, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve birçok üst düzey bürokrat ve devlet adamına yönelik, kendilerini gizleyerek tehdit, hakaret içerikli ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetini alenen aşağılayıcı paylaşımlar yaptıkları” tespit edildi.

Diğer yandan şüphelilerin “WhatsApp programında ‘Yurtta Sulh Konseyi̇’ isimli grup oluşturarak ve grup yöneticisi ‘Albay’ isimli şahsın, darbe girişimi sonrası yakalanan FETÖ mensuplarının serbest bırakılması, aksi halde tekrar darbe girişiminin başlayacağı konusunda mesaj yayınlayan Fuat Avni benzeri suç örgütü olan hacker grubuna üye oldukları” belirlendi.

Gözaltına alınan 10 şüphelinin emniyetteki işlemleri devam ediyor.

Zanlılar hakkında hazırlanan fezlekede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra MHP Genel Başkanı Bahçeli ile bazı bakanlar ve bürokratların müşteki olarak yer aldığı öğrenildi.



İHH'dan yetimlere özel ramazan paketi

İSTANBUL (AA) – İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı, hayırseverlerin destekleriyle ramazan ayında yetim çocuklara bisküvi, gofret, kek, çikolata, kraker, şeker, çocuk dergisi ve boya kalemlerinin bulunduğu, 30 bin “ramazan çocuk paketi” dağıtacak.

Vakıftan yapılan açıklamaya göre, ailelerini kaybeden, sahipsiz ve korumasız kalan yetimlerin çoğu, İslam coğrafyası üzerinde bulunuyor. Bu korumasız çocuklar, insan kaçakçılığı, çocuk askerliği, çocuk işçiliği, organ mafyası, madde bağımlılığı ve suç örgütleri gibi tehditlerle karşılaşabiliyor.

Misyoner kuruluşlar ise sahipsiz kalan milyonlarca yetim çocuğa Müslüman ülkelerde bile ulaşarak, onları kendi çıkarları için kullanıyor.

İHH, mağdur çocukların ve yetimlerin her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyor. Bu kapsamda, Türkiye ve dünya üzerindeki yetim çocukları ramazan ayında sevindirmek için bilgili ve eğlenceli ramazan çocuk paketleri ve bayramlık hediyeler hazırlanıyor.

İHH, bu yıl yurt içindeki 20 bin, ülkelerinde yaşanan savaş nedeniyle yetim kalmış 10 bin Suriyeli yetim çocuğa bu paketlerden dağıtacak. Paketlerde, 2 diş fırçası ve macunu, bisküvi, çikolatalı gofret, kek, çikolata, kraker, bayramlık şeker, çocuk dergisi ve boya kalemleri bulunacak. Paketlerde ayrıca, yetimlerin ramazan ayının manevi ikliminden istifade edebilmeleri için hazırlanan “Esma-ül Hüsna Ansiklopedisi” de yer alacak. Hayırseverler, ramazan çocuk paketlerini yetimlere 30 lira karşılığında ulaştırabilecek.

Açıklamada görüşlerine yer verilen İHH İnsani Yardım Vakfı Yetimlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Murat Yılmaz, hayırseverlerin destekleriyle 55 binin üzerinde yetime bayramlık kıyafet hediye edeceklerini belirtti.

Yılmaz, “Dünyanın 36 ülkesinde bayramı doyasıya yaşasınlar diye yetim çocuklara bayramlıklar hediye etmeyi planlıyoruz. Bayramlıklar, savaş ve yoksulluklarla sarsılan, uzun yıllardır mülteci kamplarında bulunan ya da bu kamplarda doğmuş yetim çocuklarımıza dağıtılacak. Bu yardımlardan, Suriye, Filistin, Arakan, Keşmir, Yemen, Somali, Moro, Mısır, Patani, Irak, Eritre, Afganistan ve Sri Lanka gibi ülkelerin yetim ve kimsesiz çocukları istifade edecek.” ifadelerini kullandı.

Ramazanda toplam 55 bin 560 çocuğa bayramlık hediye etmeyi planladıklarını aktaran Yılmaz, hayırseverlerin böylelikle 120 lira ile bir yetimi baştan ayağa giydirebileceklerini ve bayram sevinçlerine ortak olabileceklerini belirtti.

Hayırseverler, yetimlere özel bayramlık kıyafet yardımı için “ihh.org.tr” internet sitesi üzerinden bağış yapabilecek ya da İHH’nın banka hesaplarına “BAYRAMLIK” açıklaması ile yardımda bulunabilecek.



DEAŞ tarafından elleri kesilen Musullu kardeşlerin dramı

MUSUL (AA) İDRİS OKUDUCU – Irak’ın Musul kentinde sattıkları tahini, parasını alamadıkları için geri almak isterken “hırsızlık” suçlamasıyla terör örgütü DEAŞ tarafından elleri kesilen Azad ve Muhammed kardeşler yaşadıkları tüm zorluklara rağmen hayata tutunmaya çalışıyor.

DEAŞ’ın 10 Haziran 2014’te Irak’ın ikinci büyük kenti durumundaki Musul’u ele geçirmesinden sonra, herkes gibi onların da hayatlarının alt üst olduğunu ifade eden kardeşler, öncesinde emekli bir babanın 9 çocuklu bir ailesi olarak kentin Et-Tamim Mahallesi’nde sıradan bir hayat yaşadıklarını söyledi.

Örgütün kenti ele geçirmesinden sonra, birbiri ardına birçok felaket yaşadıklarını belirten Iraklı kardeşler, ilk önce polis olan ağabeylerinin militanlar tarafından öldürüldüğünü, ardından “hırsızlık” suçlamasıyla her ikisinin de sağ ellerinin kesildiğini, babalarının ise Musul’u DEAŞ’tan kurtarma operasyonu sırasında ayağından yaralandığını ve son olarak da Irak ordusuna ait savaş uçakları tarafından düzenlenen hava saldırısında evlerinin yıkıldığını anlattı.

Evsiz kalmaları üzerine şimdi tüm aile bireyleriyle Musul’un Hamdaniye ilçesine bağlı Zeydaniye köyünde, kiraladıkları iki odalı bir evde yaklaşık 5 aydır yaşam mücadelesi verdiklerini kaydeden Azad ve Muhammed kardeşler merkezi hükümetten yardım istediklerini ifade etti.

– “Sattığımız tahinleri geri almaya karar verdik. DEAŞ deposunun kilidini kırıp, tahinlerimizi aldık”

Azad Sultan Hasan, DEAŞ’ın kenti ele geçirmesinden önce üniversite sınavlarına hazırlanan ve tüm geleceğini hep beklediği ancak bir türlü gerçekleşmeyen üniversite giriş sınavlarına bağlayan sıradan bir genç olduğunu söyledi.

O dönemde ailenin tek gelir kaynağı olan hükümetin verdiği maaşı DEAŞ nedeniyle alamadıklarını aktaran Azad bunun üzerine babasının küçük bir tahin imalathanesi açtığını ifade etti. Azad şöyle devam etti:

“Her şey DEAŞ’ın sözde üst düzey sorumlularından Muhammed İsa adındaki militanın imalathanemize gelmesiyle başladı. İsa, bizden yaklaşık 2 bin 400 dolar tutarında tahin satın aldı ancak parasını ödemedi. Ondan (DEAŞ militanından) birkaç defa tahin paramızı istedik ama olumlu yanıt alamadık. Sonunda kardeşimle birlikte sattığımız tahinleri geri almaya karar verdik. Tahinlerin konulduğu DEAŞ deposunun kilidini kırıp, tahinlerimizi aldık.”

– “Bir masa üzerinde her ikimizin de sağ eli bileklerimizden kesildi”

Örgütün olayı fark etmesinden sonra haklarında yakalama emri çıkarıldığını kaydeden Azad bundan sonra yaşadıklarını ise şu sözlere ifade etti:

“Hakkımız olanı geri almıştık dolayısıyla hiç korkmadan gidip teslim olduk. Ancak bundan sonra yaşadıklarımız korkunçtu. Musul kent merkezinde yerini tam olarak bilmediğim bir hapishanede yaklaşık bir ay tutulduk. Orada türlü işkenceler gördük. Gözlerimiz sürekli kapalı olduğundan nerede olduğumun tam olarak farkında değildim. DEAŞ tarafından kurulan bir mahkemeye çıkarıldım. Orada Suudi Arabistanlı olduğunu öğrendiğim Ebu Hüseyin isimli sözde bir hakim tarafından ölüm cezasına çarptırıldık. Daha sonra cezamızın hafifletilmesi kararı alındı ve kardeşimle benim sağ ellerimizin kesilmesine hükmedildi.”

Ellerinin kesilmesi için gözleri kapalı şekilde Musul’un Karama Mahallesi’ne getirildiklerini söyleyen Azad, o anı şöyle anlattı:

“6 Mayıs 2015’te sabah saat 10 sularında daha önce halkı topladıkları Musul’un Karama Mahallesi’ndeki meydana getirildik. Meydanda yaklaşık bin kişi toplanmıştı. Elimizin kesileceği bölgede bir ambulans da hazır bulunuyordu. Bir masa üzerinde her ikimizin de sağ eli bileklerimizden kesildi. Sonra ambulansa bindirilerek Cumhuriyet Hastanesi’ne götürüldük. Orada bir gün kaldıktan sonra eve gönderildik. Bir hafta sonra ise DEAŞ militanları evimize geldi ve elimizin kesildiği anın görüntülerini bize verdi.”

– “Yazı yazdığım, tüm işlerimi yaptığım sağ elim artık yok”

Elinin kesilmesinden sonra hayatının tamamen değiştiğini gözyaşları içinde anlatan Azad, “Yazı yazdığım, tüm işlerimi yaptığım sağ elim artık yok. Tek hayalim üniversite idi. Şimdi ise bu benim için çok zor. Çünkü ne yazık ki yazı yazabilecek durumda değilim. Psikolojik olarak çok ağır bir süreçten geçtim, intiharı dahi düşündüm. Ancak hayat her şeye rağmen devam ediyor.” diye konuştu.

Ailesinin ısrarı üzerine evlendiğini söyleyen Azad, “Yakında bir çocuğum olacak. Eşim hayatımın her alanında bana yardımcı oluyor.” dedi.

– “DEAŞ’ın ortaya çıkış nedeni Irak’ın yanlış siyaseti”

“Terör örgütü DEAŞ’ın ortaya çıkış nedeni Irak’ın yanlış siyaseti” diyen Azad, örgütün bir kurbanı olarak merkezi hükümetten kendisine yardım eli uzatmasını istediğini dile getirdi.

Öte yandan eli kesilen Muhammed Sultan Hasan isimli kardeş de köyde evlerini yenilemek isteyenlere yardım ederek ekmeğini kazanmaya çalıştığını ancak tek elle işinin hayli zor olduğunu ifade etti.

Sıva ve duvar işçiliği yaptığını anlatan Muhammed, sabah saat 5’ten akşam 8’e kadar günlük işçi olarak çalıştığını ifade etti.

Muhammed, “Günde 12 saatten fazla çalışıyorum. Günlük kazancım ise sadece 5 dolar. Tek elle hayat oldukça zor. Yardım edilmesini bekliyoruz.” diye konuştu.